İsveç’te 2015- 2016 eğitim sezonu geçen ay, Türkiye'de ise bu hafta  sona erdi. Bir çok aile çocuğunun karne törenine katılarak, çocuklarının sevincine ortak oldu. İsveç’te yaşayan Türk aileleri ne kadar sevinçli olsa da, Türkiye- İsveç ilk öğretim eğitim sistemini karşılaştırıp, Türkiye’nin okullarında daha iyi eğitim verildiğini, disiplinin ön planda olduğunu ve çocukların her şeyi çok çabuk öğrendiğini iddia ederek, sıklıkla İsveç eğitimini eleştirdiklerine çok kez şahit olmuşumdur.

Türk aileler söylemlerinde haklı görünse de işi pratiğe döktüğümüzde, hafif gördüğümüz beğenmediğimiz İsveç temel eğitimini alan çocukların ilerde çok başarılı yerlere geldiğine, dünyayı değiştirecek buluşlara imza attığını gözlemlerken, Türkiye’de temel eğitim almış kişilerin bu konularda hala zayıf kaldığını istatistiklerden anlayabiliyoruz. 

Türkiye’de ki eğitim sistemi ezberciliğin üzerine kurulduğu için okula giden ve ayrı karakterlere, özelliklere sahip 10 milyon öğrenciye zorla, aynı gereksiz bilgileri öğreterek onları aynılaştırıyor. Üstelik sistemin ezber üzerine kurulması insanların sorun çözme kabiliyetlerini köreltiyor ve onları öğrenilmiş çaresizliğe itiyor. Böylece kendi başlarına hiçbir şey öğrenemeyeceklerini düşünen bireyler, hep başkalarından yardım bekliyor, karşılaştıkları sorunları çözemiyor ve yeni şeyler öğrenemiyor.

Mesela ben okula giderken, cumartesi- pazar olduğunda yada 15 tatilde Türkiye’de sistem, ’’köpek taşlayıp sokaklarda gezmesin’’ diye öğrenciye tonlarca ders vererek, evden dışarı çıkmamasını sağlardı. İsveç’te ise ’’çocuk gelişimini sağlasın, çocukluğunu yaşasın, sokakta oynasın ve gelişimini bu şekil tamamlasın’’ diye hiç ders verilmez. 

İsveç’te eğitim 2-3 yaşında kreşte başlar. Çocuklar altı yaşını doldurduğunda okula başlarlar ve buna birinci sınıf demez, sıfır sınıf denir. Bunun diğer adı da hazırlık sınıfıdır. Hazırlık sınıfından sonra ilk eğitim öğretim birinci sınıftan dokuzuncu sınıfa kadardır. Yani hazırlık sınıfını da eklersek İsveç’te temel eğitim-öğretim on yıllıktır.

İsveç eğitim-öğretim sisteminde öğretmenler pasif, öğrenciler ise aktif bir durumdalar. Öğretmen yardımcı ve yol gösterici durumundadır. Öğretmen, öğrencilerle birlikte dersleri planlayıp yürütür. Kitap ve materyallerin bolluğu ve kalitesinden dolayı öğrenciler fazla zorluk çekmemekte, tek başına ya da arkadaşlarıyla birlikte zevkle çalışabilmektedirler. Kendilerine verilen konu ve ödevi araştırır, geliştirir ve öğretmene sunarlar. Özellikle orta ve lise bölümlerinde bu yöntem daha yaygındır. Türkiye’de olduğu gibi öğretmen ve kara tahta olgusu arka plandadır. Her derste sadece konuşan öğretmen ve sadece onu dinleyen öğrenci yoktur. Öğretmenler ezberleme ve tekrarlama metodundan kaçınırlar. Öğrenciyi kişisel olarak daha serbest, daha fazla araştırma, inceleme ve uygulamaya yöneltirler. Bununla birlikte grup çalışmalarına da büyük bir önem verilir.

İsveç eğitim sisteminde tam bir fikir özgürlüğü vardır. Öğretmenler her konuda sınırsız ve özgürce hiç çekinmeden düşüncelerini açıklayıp yazabilirler. İstedikleri siyasi parti, dernek, sendika ve örgütlere üye olabilirler, yönetimlerine ve hatta başkanlığına seçilebilirler. Yasak diye bir engel ya da soruşturma söz konusu değildir. Keza bu öğrenciler için de geçerlidir. Yalnız İsveç temel kanunlarına göre faşizm, ırkçılık, kişiye hakaret, tehdit ve saldırı kanunlara göre yasaktır ve işlenen suça göre ceza verilir.

Çok değil daha bundan yirmi otuz yıl önce yaşadığımız toplum bilgi toplumuydu. 1950’li, 1960’lı yılların mekanik çağından çıkıp bilgi toplumuna girmiştik. Ve bilgi kutsaldı. Bugün artık salt bilgiye yer yok. Eğitim süreci içinde bir öğrencinin eğitimin ilk basamağından son basamağına kadar geçen süre içinde bilgi son, mutlak nokta değil aksine başlangıç noktasını oluşturuyor. 

Yaşadığımız çağın yeni adı bilişim çağı oldu. Bilgiyi işleme sanatı. Kim, var olan bilgiyi kullanır, tekrar yorum yapar, işler ve ortaya yeni bir ürün çıkarırsa ideal insan odur. Bu sistemde ezberle öğrenenin yeri yoktur. Tam aksine üreten, düşünen, hayata farklı pencerelerden bakan bireylere ihtiyaç vardır.