AB'nin yaptığı araştırmalarda nüfus oranı baz alındığında son 10 yıldır en fazla uyuşturucu kullan ülke sıralamasın da İsveç birinci sırada.

Refah düzeyi çok yüksek olduğu için mutluluğu uyuşturucuda arayanların oranı da yüksek. 

Buda sokakta uyuşturucu satarak pahalı elbise ve arabalara binmeyi isteyen gençlerin kolay yoldan para kazanmasının önünü açıyor.

Pazar geniş olduğu içinde uyuşturucu çetelerin arasında çıkan çatışmalarda sokak ortasında siahlı çatışmalara neden oluyor. 

Polisin yayımladığı rakamlara göre, bu sene 100 silahlı saldırı olmuş ve 31 genç öldürülmüş.

Son 8 yılda ise sokak ortasında 600 silahlı saldırı ve toplam 252 kişi öldürülmüş.

Ölenler 18 ile 28 yaş arası. Öldürenler de 15 yaş ile 25 yaş arası.

Son iki yıldır da sokakta silahlı saldırı sonucu ölenlerin oranı AB ülke sıralamasında İsveç'i birinci sıraya yükseltti.

Adalet Bakanı Morgan Johansson 5 yıl önce basına yaptığı açıklamada aldıkları önlemlerle bu işi çözmek üzere olduklarını belirtmiş.

Bu 5 yıllık sürede saldırılar azalmadığı gibi iki mislisine çıktı. Gazetecilerde Johansson'a bunu hatırlatmış. Bakan Johansson'da, 'belediyelere yılda 52 milyar kron bu iş için para veriyoruz onlar çözmeleri lazımdı'' şeklinde açıklama yaparak suçu belediyelere atmış.

İsveç'in oturmuş bir sitemi olmasına rağmen, sistem çözüm üretme konusunda çok ağır hareket etmeye başladı. Şimdi birde İsveç'in hiç alışık olmadığı uluslararası NATO krizi ile karşı karşıya. Bu zamana kadar uluslararası krizleri ABD'nin arkasına saklanarak ABD'ye çözdüren İsveç, bu sefer  Türkiye karşısında yalnız. İsveçli siyasetçiler ve sistemin bu  hantal yapısı, Türkiye ile yürütülen müzakerelerin çok uzayacağına bir işaret.

Ayrıca, İsveç basınına da burada yer açmak lazım. İsveç'te basın kendini her şeyin üzerinde gören ve siyasetçilerinde korkulu rüyası. Basında siyaseti ve toplumu kolayca dizayn eden üsten bakışlı ve kibirli kişiler çok. Bir siyasetçiyi ya da parti hedef aldıklarında ezer geçerler. Mesela şöyle örnek vereyim. Burada siyaset yapan Türk ve Kürt gençleri AK Parti ya da MHP'li bir arkadaşı ile fotoğraf çekip sosyal medyasına yüklediği zaman yandı. 

Bu hemen İsveç basınına servis edilir. Basında çok büyük suçmuş gibi o siyasetçiyi suçlar, partisi de arakasında duramadığı için o siyasetçi hemen partisinden atılır. Böyle çok olay yaşadık.  Hatta bu yüzden işten atılan işe alınmayan kişilerde var. Terör örgütü olarak gördükleri yapıların bayrağının altında  fotoğraf çekilenlerin de önleri açılıp övüldü ve yüksek yerlere getirildi. Bu yüzden ailesi Ak Parti, MHP ve Milli Görüşü destekleyen  Türk ve Kürt  gençleri artık siyasete girmiyor. 

Öte yandan Türkiye ile İsveç arasındaki NATO meselesi nedeniyle son iki haftadır basında günde 30 yakın haber ve makale çıkıyor. 

Makale ve haberler tamamı Türkiye'yi tehdit eden yerden yere vuran cümlelerle dolu. Bu haber ve makaleler Türkiye'ye vız gelip tırıs gidiyor. Bu kadar yazı ve makaleye rağmen Türkiye üzerinde etkili olamadıkları için   çıldırıyorlar ve cinnet geçiriyorlar. 

'Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste' atasözü sanki gerçek oluyor gibi.  Zira basının istifa  ettirdikleri gözünü korkuttuğu Kürt ve Türk gençlerinin ahı tutmuşa benziyor.