Sağlık bakanı Fahrettin Koca, Türkiye'deki son durumu değerlendirerek önemli açıklamalarda bulundu.  

Bir yıl boyunca tüm dünyanın ortak gündemi pandemi oldu, hepimizin hayatını değiştirdi. Virüsün bulaştığı kişi sayısı dünyada 69 milyonu buldu. 1,5 milyonu aşkın insan Kovid-19 nedeniyle hayatını yitirdi.

Ülkemizde sınırlarımızı kapatma dair aldığımız önlemlerle ülkemize girişi geciktirmiş, başlangıçta başarılı bir seyir başlamış olsa da bu salgından kurtulmuş değiliz. İlk günden bu yana düzenli olarak toplanan kurumumuz gelişen yeni durumu sürekli olarak değerlendirmektedir.

Pandeminin ülke içindeki yönetimine yönelik alınan kararlarda ve uygulamaya konan tedbirlerde Bilim Kurulumuzun çalışmaları ve önerileri yönlendirici olmaktadır. Nisan ayında önemli artış gösteren bulaşma hızı aldığımız tedbirlerle bir nebze kontrol altına alınmış, yaz ayları nispeten kontrollü yaşanmıştır. Bunda gittikçe artan test kapasitemiz ve izolasyon tedbirlerimizin etkisi olmuştur.

İllerimizdeki durumu görmek bizzat illere giderek yerel yöneticilerimizle yaptığımız toplantılar bu sonuçları elde etmemizde oldukça yararlı oldu. Ne var ki tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son bir ay içinde hızlı bir artışla yüzyüze geldik. Havaların soğuması, insanların kapalı mekanda toplanması çok hızlı bir alevlenme ile yüzyüze getirdik. Pozitif vaka sayımız 1,5 milyonu aştı. 550 bini belirgin hastalık geçirdi. 15 bin insanımızı kayıph verdik, hala da kayıph vermeye devam ediyoruz.

Büyüklerimizin korunmasına yönelik kısıtlamalar, toplumsal hareketliliği azaltıcı tedbirler, toplanmalara getirilen yasaklar, riskli bölgede kişi takibi, gittikçe arttırılan yaygın filyasyon ekipleri ile temaslı taraması ve izolasyonlar, evde izole temaslılarımızın takibi gibi bir dizi tedbirleri her geçen gün daha sıkı bir şekilde uyguluyoruz.

VAKALAR 5 KAT, VEFAT YÜZDE 55 ARTTI

Ülkemizde günlük vaka sayısında 5 kattan fazla vefatlarda yüzde 55 artış bulunmaktadır. Valilerimiz, sağlık müdürlerimiz ile hergün online ile görüşüyoruz. Personel ve araç yönünden filyasyon ekiplerini destekliyoruz.

İhtiyaç gördüğümüz illerimizde ulusal kaynaklarımızı harekete geçirip test labaratuvar ve hastanelerimizin altyapısını güçlendiriyoruz. Bu değerlendirmelerimizi karşılaştığımız durumu günlük olarak paylaşıyoruz. Sağlık çalışanlarımızın nasıl bir yükün altında olduğunu biliyor, görüyorsunuz. Yoğun bakımlarımızda çok sayıda hastamız yaşam mücadelesi veriyor. Ülke genelinde yatan hasta sayılarımız artmakla birlikte bazı illerimizde bu daha belirgin. Birçok ilimizde artış kontrol sağlansa da en ufak bir gevşekliğe tahammülüz yoktur. Hatay, Adana, Samsun, Antalya, Mersin ve Ordu'da vaka sayılarımız artmaya devam ediyor.

İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Konya, Sivas, Kahramanmaraş ve Gaziantep'te vaka artışı düşmeye başladı. Yatan hasta ve yoğun bakım açısından yüksek doluluk oranlarımız devam etmektedir. Bu durum karşısında daha sıkı kısıtlayıcı ted birler kaçınılmaz olmuştur.

Mesai sürelerinin kısaltılması, bazı işyerlerinde hizmet verilmemesi, geceleri ve hafta sonlarında sokağa çıkma kısıtlaması gibi ertelenemez hale geldi.

Henüz daha ilk günlerdeyiz. Ülke olarak birlikte hareket etmemiz, zorunlu kısıtlamalara, gönüllü kısıtlamaları da etkileyerek bulaşma riskini önlememiz mümkün olacaktır.

Maske kullanımı, sosyal mesafe ve temizlik bunların başında gelmektedir, ancak yeterli olmadığını biliyoruz. Kalabalık ortamlar bulaşmayı kaçınılmaz kılmaktadır. Özellikle bulunduğumuz mekanların yeterince havalandırmasının gereğine dikkat çekmek istiyorum.

Geçtiğimiz hafta içinden başlayan sokak kısıtlamasına vatandaşlarımızın büyük destek verdiğini gözlemledik. Büyük uyum sağlayan vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Kolluk kuvvetlerimize, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılayan sektörlere ve yerel yöneticilerimize ayrıca teşekkür ediyorum.

Henüz bu pandemiden kurtulabilmenin başka bilinen bir yolu yok. Önümüzdeki günlerde bu tedbirlere aşıyı da ekleyebilmenin beklentisi ve umudu içerisindeyiz. Aşı geliştirme çabaları için bizim de içinde olduğumuz birçok ülke kaynaklarını seferber etmiş durumundayız. Kendi çalışmalarımız bir yana etkisi ve güvenirliğini kanıtlamış aşılara en erken sürede erişebilmenin gayreti içerisindeyiz.

Ülke olarak ekonomik yükü dikkate alınmaksızın güvenirliği ve etkisi kanıtlanmış, en kolay ve en yaygın uygulanan aşılardan başlayarak alternatif aşıları temin etmek için büyük gayret gösterdik. Bugüne kadar inaktif virüs aşısı sözleşmesinin imzaladığımızı duyurmuştum. Sınırlı miktarın üstünde temin garantisi verilememektedir. Bu konuda görüşmelerimiz ve ısrarımız devam etmektedir. Diğer alternatif aşılar için görüşmelerimize devam ediyoruz.

Geliştirmekte olan aşılarımızda faz 1 çalışmalarının tamamlamak üzere olduğu kamuoyunun bilgisi dahilidir. Sonuç vcerirse faz 3 çalışmalarına Nisan ayında geçmeyi planlıyoruz. Bu konuda bilimsel dayanaktan yoksun tartışmalardan uzak kalarak, halk sağlığını önceleyerek bilgisini paylaşan bilim insanlarımıza, siyasetçilerimize, toplum önderlerimize teşekkür ediyorum.

Yaptığımız sözleşme gereği önümüzdeki hafta içinde ilk kısmını teslim aldığımızı beklediğimiz aşı inaktif virüs aşısıdır. İnaktif diye tabir ettiğimiz aşı farklı hastalıklarla ilgili aynı aşı özelliğine sahiptir. Aşıyı teslim aldığımızda öncelikle uluslararası akreditasyonu olan halk sağlığı ile tıbbi cihaz ve ilaç kurumları tarafından ülkemize ithal edilen diğer tüm ilaçlar gibi incelemeler yapılacaktır.

Bilim Kurulumuzca çeşitli nüfus grupları arasında enfeksiyon oranı, ölüm oranı riski göz önüne alınarak belirlenen önceliklere göre aşılama yapılacaktır. Aşı 14-21 gün arayla 2 doz halinde uygulanacaktır. Aşı kampanyası kapsamında vatandaşlarımıza bedelsiz olarak verilecek ve başta aile sağlığı olmak üzere sağlık kuruluşlarımızda yapılacaktır. Test sonuçları ve temaslılarda olduğu gibi aşılı olan vatandaşlarımız merkezi veri tabanından takip edilecektir.

Bu mücadeleyi aksatacak her türlü davranış, açıklama, iddia biraz daha enerji kaybına, fazla çaba harcamamıza yol açmaktadır. Kısıtlayıcı tedbirlerin etkisi yakından takip edilmektedir. Daha önceleri ortalama 10 yıl sürede gerçekleşen aşı çalışmaları 1 yıl gibi kısa süreye sığdırılmıştır.

Gelişmeler umutlarımızı erkene çekiyor. Umutlarımızın hayata geçmesi hep birlikte hareket etmemizle mümkün olacaktır. Bir salgın hastalık döneminin içinden geçiyoruz. Sevdiklerimizi elimizden alan, aramıza mesafeler koyan salgının yönetiminde başından beri birlikte hareket etmenin önemine işaret ettim.

Hiçbirimizin taraflı bir tutum sergilemeye hakkı yok. Ayrışarak, rekabet ederek salgına karşı başarılı olamayız. Salgın yönetimini etkin şekilde sürdürmek ve milletçe bu illetten kurtulmak için birlikte hareket etmeliyiz. Siyasi mülahaza ve her ne olursa olsun başka saiklerle salgının yönetimini tehlikeye atmaya hiçbirimizin hakkı yoktur.

Ortak bir savaş içindeyiz, böyle tavırların, bu tür çıkar grupları dahil kimseye faydası yoktur, hele siyasi hesapla davrananlara hiç faydası yoktur. Salgının seyrini netleştikçe fırsat kollayanların, iştahı kabaranların, politik malzeme çıkarmaya çalışanların saylısı artış gösteriyor. Sizlerden ricam, kesinlikle salgının siyasi alana çekilmesine müsade etmemenizdir.

Salgın hastalıkla mücadele taraflı tarafsız herkesin destek olması, milli seferberlik halidir. Hesaplaşma kaygısı ve güdüsüyle mücadelemize halel getirmeyelim. Bu ulusal anlamda milletçe hepimizin, küresel anlamda insanlığın mücadelesidir. Mücadele ancak birlikte kazanılır.

Bugün bazı tablolarla gelinen salgının seyrini kısaca göstermek istiyorum. Özellikle çizginin üstünde vaka sayısının arttığı illeri görüyoruz. Hatay, Mersin, Adana, Antalya, Samsun, Ordu, İzmir. Ankara, İstanbul, Uşak ve birçok ilin aşağı d oğru inmeye başladığını görmüş oluyoruz.

Şehir bazında şu an özellikle hastanelerimizdeki doluluk oranlarını görmüş oluyoruz. İstanbul vaka sayısının azaldığını ama hastane yükünün halen devam ettiğini, artış hızının düştüğünü söyleyebilirim. Yoğun bakım 68.2, solunum cihazı yüzde 40. 2

Ankara'da vaka sayısı düşmeye başladı. Hastane yükü halen devam ediyor. Burada yoğun bakım yüzde 73,5, servisteki doluluk oranı yüzde 57,7.

İzmir'de artış hızı devam ediyordu, son iki günden bu yana artışın düştüğünü, hastanelerimizdeki yükün önemli oranda artış hızı olduğunu söylemek istiyorum. Yoğun bakım oranı yüzde 77.6'ya çıkmış durumda.

Hatay hasta vaka sayısının hastane yükünün artığı illerimizden birisi. Yoğun bakım yüzde 84.8, solunum cihazı yüzde 79,3.

Adana vakanın son iki haftadan bu yana arttığı, artış hızının d üşmeye başladığı ilimiz. Yoğun bakım doluluk oranı yüzde 78, solunum cihazı yüzde 41.8

Samsun hem vaka sayısının hem hastane yükünün artığı ilimiz. Yoğun bakım yüzde 80.8, solunum cihazı doluluk oranımız yüzde 60.7.

Antalya hasta sayısının arttığı, hastane yükünün devam ettiği ilimiz, Yoğun bakım yüzde 68. 5.

Mersin vaka sayısının arttığı, hastane yükünün de arttığı bir ilimiz. Yoğun bakım yüzde 68,5.

Birçok ilimizde olduğu gibi bu illerimizde yoğun bakım yatak kapasitemizi bu dönemde ayrıca arttırdığımızı, bazı illerimizde ara yoğun bakım sayılarımızı da önemli oranda arttırdığımızı söylemek istiyorum.

Test sayısı 200 bini geçmiş durumda. 204 bin 411.

Vaka sayısı 31 bin 712.

Hasta sayımız 6 bin 213, düne göre azalmaya başladı.
Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 217.
İyileşen hasta sayımız 5 bin 846
Toplam test sayısmız 20 milyon 294 377

Toplam vefat sayısı 15 bin 531

Ağır hasta sayımız 5 bin 901. Ağır hasta sayımız azalmış durumda.

Filyasyon ortalama temaslı tespit süresi 10 saat. Özellikle ekip sayılarımızı bu dönemde önemli oranda arttırmı olduk. Şu anda 16 bine çıkmış durumda. Hastayı erken dönemde izole etmemiz de önemli.

Yarından itibaren de geçmişe dönük 29 Temmuz'dan itibaren tabloda bugüne kadar olan vaka sayılarının da toplu bir şekilde tabloda vermiş olacağız.

Özellikle bu süreçte vatandaşımızın salgının seyri açısından kitlesel bağışıklamada erken dönemde yoğun aşı yapabilirliğimizin önemli olduğunu düşünüyorum. Erken dönemde yoğun şekilde aşılama yapılabilirse başarıya daha kolay ulaşaileceğimize inanıyoruz. Aralık-Ocak-Şubat aylarında yoğun aşıya erişimi çok önemsiyoruz.

Erken dönemde aşının teslim edilebilirliği konusunda çok rahat olmadığını gördük. Özellikle birçok ülkenin binlerce, yüzbinlerce açıklamış olduğu sipariş ettiğini söylediğini aşıların teslim sürelerine bakmak lazım. Erken dönemde ilk 3 aylık zaman diliminde bu teslimatların yüksek olmadığını görürsünüz. Nisan ayından sonra teslim edilebilecek aşıya ihtiyacımız yok. Çünkü bir veya birkaç aşımızın Nisan ayı sonrasında devreye girebileceğini ümit ediyoruz. Aşının özellikle güvenilir ve etkin olmasını hedefliyoruz. Aşılarımızın geleneksel inaktif aşı yöntemi olduğunu biliyoruz. Sinovak aşısı ise çocukluk çağı aşılarımızı da üreten, geliştiren 6 tane farklı aşıyı üreten, aşı geliştirmeyle ilgilenen inaktif aşı üretmede başarısını ortaya koymuş olan bir firma. Şu an adını söylemeyeyim. Aşını geliştirdiğini söyleyen firmaların aşı geçmişinin olmadığını bilelim. Biz öncelikle inaktif aşıyı temin ete çabasında olduk.

Yaygın yapıldığını ve güvenilir yöntem olduğunu, sonuçlarını asla bildiğimiz bir aşıydı. Bu aşıyı biz Mart'tan sonra istersek Sinovak dahil olmak üzere birçok aşıyı alabiliriz. Bize Şubat ve Mart ayı dahil aşının teslim edilmesi çabasında olduğumuz için zorlandığımızı söyleyebilirim. Türkiye 2-3 ay içerisinde dünyanın birçok ülkesinden daha fazla aşıya sahip olduğunu görmüş olursunuz. Almanya aşısını Mart sonuna kadar ancak 11 milyon alabiliyor. Biz Şubat ayı sonuna kadar 50 milyona erişebiliyoruz. Daha sonrasında bunu arttırma gayreti içerisindeyiz.

Pfizer Nisan ayı dahil olmak üzere ilk günden itibaren talepte bulunduk. Nisan ayı sonrası verilebilecek aşının bizim için önemli olmadığını söyledik. Bir rakam ifade ettiler biz bunun arttırılmasını istiyoruz. Bizim üç aylık zaman içinde 100 milyon doz aşıya ihtiyacımız var.

Rusya'da üretilen aşıyı biliyorsunuz. Onunla ilgili de toksikolojinin bizim ülkemizde yapılma şartları önemliydi. Onu başlatıyoruz, o da başarılı olursa Rusya'da üretilen aşıyı temin etme noktasında bir sorun olmadığını söyleyebilirim. Bizim özellikle üzerinde durduğumuz, güvenilir olduğunu bildiğimiz inaktif aşıyı daha önemsiyoruz. Diğer aşıların uzun vade ilk defa uygulanıyor, sonuçlarını daha bilmiyoruz. Öncelikle inaktif aşıda ısrar ettik, ucuz olduğu için değil güvenilir olduğu için.

Aşının doğrusu zorunlu Bilim Kurulumuzda tartışıldı, zorunlu olmasını şimdilik düşünmüyoruz. Daha çok vatandaşımızı ikna ederek kitlesel aşılamayı yaygın yapma hedefindeyiz. Ben süreçte vatandaşımıza aşının güvenirliği ve etkinliği net izah edilirse ben birçok kimsenin bu noktada farklı yaklaşacağına inanmıyorum. Birçok kişinin özellikle yaptıracağına inanıyorum. İnaktif aşı ölü virüs aşısı. Yıllar boyu bilinen yöntem. Uzun vadeli yan etkilerinin ne olduğunu bildiğimiz, daha güvenilir bulduğumuz aşı olduğunu, vatandaşlarımıza etkinliği de ortaya koyarak, Çin Sinovak faz3 çalışmalarını açıklamış olacak. Bizim kendi sonuçlarımızda zannediyorum 1 hafta içerisinde açıklanmış olacak.

HES koduyla ilgili biz aşıyı yapılan kişinin HES koduna, e-nabıza işlemiş olacağız. Bazı yerlere giriş çıkış için şu an düşünmüyoruz. Bu dünyada da gündeme gelecek. Aşının yaygın uygulanmasıyla birlikte birçok kuruluş, şirket, yapı aşı yapılmasını önemseyecek. Aşının yaygın yapılma dönemi sonrası uçağa binmek, otobüse binmek için istenebilir. Ama bugünün konusu değil. Yaygın olarak yapıldıktan sonra gündeme gelebilir. Biz önden HES koduna aşıyı işlemeyi, e-nabıza da işlemiş olacağız. Bu anlamda sorun olmayacak.

1 hafta 10 gün içerisinde ara değerlendirilmesini bilmiş olacağız. Şu an 3 bin 700 kişiye aşı yapılmış oldu. Kimisine de ikinci dozun yapıldığını ve şu ana kadar herhangi ciddi bir yan etkinin olmadığını söyleyebiliriz. Bunun dışında aşıyı biz strateji olarak kimlere ne zaman yapılması gerektiğiyle ilgili Bilim Kurulu daha önce çalışmış, açıklama yapılmıştı.

Aşıya sağlık çalışanlarımızdan başlayacağız daha sonra kademeli 65 yaş üstü, kronik hasta ve dört basamakta gerçekleşecek. İnaktif aşıların 2 ile 8 derece korunabildiği için, altyapımızda müsait olduğu için Türkiye'de birçok ülkeden farklı bir şekilde daha yaygın bu aşıyı yapabileceğimizi söylemek istiyorum. Çocukluk çağı aşılarımızla yüzde 98'lere varan oranlarda aşılamayı başarmış bir ülkeyiz.

Aile sağlık merkezlerimiz, hastanelerimiz, eczanelerimiz, sağlık kuruluşlarımızda bütün yapıları değerlendirmek istiyoruz. Bununla ilgili kimlere, ne zaman nerede yapılması gerektiğini açıklamış olacağız. Aşı 3-4 gün içerisinde aşı ülkemize gelebilir. Bütün izinleri alınmış oldu. Geldikten sonra da iki hafta halk sağlığı ve Türkiye ilaç ve tıbbi cihaz kurumlarımızın labaratuvarlarında testleri yapıldıktan sonra kullanıma geçmiş olacak.

Muhtemelen bu durumda ay sonu itibariyle sağlık çalışanlarımızdan başlamış olacağız. İlk gelecek parti 20 milyonun ilk 3 milyonu gelmiş olacak önümüzdeki günlerde.

Geçen hafta başı başlayan tedbirlerle birlikte gelecek hafta sonuçları daha net göreceğimizi düşünüyoruz. Ortalama 2 haftalık zaman diliminde sonuçları görmek mümkün. Şu an görünen kısıtlamaların yer yer sonuç verdiğini görüyoruz. Eğer bu anlamda alınması gereken farklı bir tedbir olursa bunu da zaten öneri olarak almış oluruz. Şu an yeni bir kısıtlama için erken olduğunu, gelecek hafta bu konuyla ilgili, salgının seyrine göre gerektiğinde yeni öneriler olabilir. Şu an için uygulanan kısıtlamaların erken dönemde de olsa yer yer sonuç verdiğini rahatlıkla söyleyebilirim. İstanbul vaka sayısının azaldığını, hastanelerde yoğun bakım hasta yükümüzün halen devam ettiğini söylemiştim.

Kitlesel bağışıklamada antikor testi yaparak yapılmasının uygun olmadığını biliyoruz. Kimlere yapılmayacağını belirlemek önemli. 18 yaş altı, gebeler ve muhtemelen 4 veya 6 ay içinde geçirmiş olanlar haricinde kişilere yapılması düşünülmüş olacak.

Yılbaşıyla ilgili yılbaşı gecesi dahil olmak üzere kısıtlamaların içinde sayın Cumhurbaşkanımız açıklamıştı, yılbaşı gecesi de kısıtlamaya tabi. Gün sayısının artıp, artmama durumu. Bunu gelecek hafta sonuçları ve salgının seyri yeni bir tedbir, kısıtlamayı genişletebilir miyiz, yılbaşını içine katarak, gün sayısını 4 güne çıkarabilir miyiz, bunu gelecek haftaki sonuçlar belirtecektir, ama gecenin kısıtlama içerisinde olduğunu söylemek istiyorum.

Hamileler için düşünülmüyor, 18 yaş altı için düşünülmüyor. Ama 18 yaş altı için de Çin'de çalışma devam ediyor. Mayıs veya Haziran ayı veya daha geç olabilir açıklanabilir. 18 yaş üstü herkesi aşılayabilirsek gerektiğinde 18 yaş altına geçilebilir.

İlk aşılama takviminde 18 yaş altı yok, gebelere düşünülmüyor. Muhtemelen son 6 ay içinde geçirenler hariç olabilir, öyle düşünüyoruz.

Aşı Türkiye'ye hangi aşı olursa olsun halk sağlığı ve ilaç tıbbi cihaz kurumumuz tarafından, labaratuvarlarında testleri yapılmadıkça, inceleme yapılmadıkça hiç kimseye yapılmasını istemiyoruz ve yapmıyoruz. İncelemeden geçmemiş olan aşıların kimsenin yaptırmasını istemiyoruz. Şu dönemde gönüllü olanlara yapılabiliyor. Birtakım esasları var. Şu an Türkiye'de bakanlık olarak izin verdiğimiz herhangi bir aşı sözkonusu değil.

Bu dönemde sağlık çalışanlarımız bildiğiniz gibi çok büyük yük altındalar. Sağlık çalışanlarımızın 1 milyon 100 binin üzerinde. PCR'yi pozitif, enfekte olan 120 bini geçti. Özellikle bu dönemde toplam çalışanların yüzde 10'unun geçmiş durumda. Hayatını kaybeden kişilerin sayısı ise bu dönemde 216 kişi oldu. Testi pozitif hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımızın sayısı 216 oldu. Hepsine Allah'tan rahmet diliyorum.Bu dönemin hepsi görev şehidi oldu. Rabbim yakınlarına ve hepimize sabır versin.

Özellikle şu dönemde ölüm sayılarının siyasetin konusu yapılmasına gerçekten çok üzülüyorum. Bildiğiniz gibi Mart ayında vefat edenlere uygulanan bir yaklaşım vardı, defnedilirken. Ceset torbalarında farklı mezarlıklarda özel defnedilmesi şeklinde bir anlayış sözkonusu idi. O dönemde bir genelge yayınladık. Şunu ifade ettik; Kovid bir bulaşıcı hastalıktır, diğer bulaşıcı hastalıklar gibi defnin yapılmasını belirten özel ceset torbaları içinde olmamasını ifade eden bir genelge.

Bulaşıcı hastalıklar nasıl defnediliyorsa Kovid'in de aynı şekilde defnedilmesini belirten genelgeydi. Bu genelgeden sonra bulaşıcı hastalıklar olarak işlenmiş oldu. Ölüm belgesinde solda gördüğünüz sağ üst tarafında ölüm şekli yazar. Bu karışıklığı gidermemiz gerekiyor. 7 yıl önce uygulanan bir tablo. Daha sade olması gerekiyor. Ölüm belgesinin kendisi karışık. En üst tarafta ölüm şekli yazar, sol altta ise ölüm nedeni yazar. Ölüm şekli defnedilirken erken dönemde doğal mı, adli mi, bulaşıcı hastalıklar anlamında tedbir alınması gereken ölüm mü, sadece bunu belirtir.

Bunu ilk hekim doldurur. Doğal, adli, bulaşıcı olup olmadığını belirtir, sağ üst köşede. Bununla ilgili müdürlüğe, belediyeye defin için gönderilmiş olur. Aşağıda sol altta görmüş olduğunuz ölüm nedeni aynı anda doldurulmaz. Defnedilirken neye uyulması gerektiğini belirtmek içindir o. Sol altta ise ölüm nedeninde 4 başlık var. Esas sebep, altta ikinci, üçüncü, dördüncü sebep. Bunu ikinci hekim dosyasını kontrol ederek ölüm nedenini yazar. Kovid nereye yazılır? Sol altta ölüm nedeni olan kısma yazılır. Sağ üstteki bulaşıcı hastalıklar kısmına yazılmaz. Oraya sadece enfeksiyonu, tedrbir alınması gereken bir durumu belirtip belirtmemek için yazılır.

Aşağıda bulaşıcı hastalıklar başlığı var, bir tanesi de Kovid. Mart'tan sonra her enfeksiyon bulgusu olan, her ateşi olan, parametrelerinde enfeksiyon bulgusu olan akciğer enfeksiyonu olan herkes Kovid olmasın diye yıkanırken tedbir alınsın diyerek bulaşıcı hastalıklar diye yazılıyor.

Bulaşıcı hastalıklar arttığı için yazılmıyor. Her enfeksiyon bulgusu olan hasta yıkanırken tedbir alınsın diye bulaşıcı hastalıklar diye işleniyor.

Vefat eden bir hastamızdan bahsediyoruz. Ölüm şekli bulaşıcı hastalık. Nedeni kronik böbrek yetmezliği. Bu hastanın PCR ne? Negatif. Peki bu Kovid mi? Burada enfeksiyon bulgusu olduğu için tedbiren yıkanırken, defnedilirken tedbir alınsın diye işleniyor. Marttan önce aynı rakamları söyleyen kişiler geçmişe baksın.

Biz PCR'yi pozitif olan ölümleri, hayatını kaybedenleri bildiriyoruz. DSÖ biliyor. Bizim bildirdiğimiz rakamlar PCR'i pozitif olan kişiler. Bunun dışında PCR pozitif olduğu halde Kovid olmadığını söyleyen DSÖ'nün teknik raporu var. DSÖ diyor ki, vakalarını bildirirken PCR pozitif olanı bildiriyor. Ama DSÖ teknik raporunda tramva, trafik kazası gelmiş testi pozitif 'Bu Kovid değildir' diyor. Primer sebep önemlidir. Kovid ikinci bir sebep olabilir. Kovid'le mi hayatını kaybetti, yoksa kolaylaştıran bir sebep mi oldu?

Enfeksiyonu var, enfarktüs geçirmiş, bu Kovid değildir diyor. Bu iş teknik bir iş. Bununla ilgili kararı veren hekimlerimiz. Birincil hekim birinci takip eden, ayrıca ölümün nedenini onaylayan ikinci hekim devreye giriyor. Bu kadar teknik işi yapan hekimlerimiz. Hekimlerimize güvenmiyor muyuz? Dün bir vekil arkadaş, çok da muhalefet eden vekil arkadaş. İstanbul'da bizim hastamız Kovid değil, bulaşıcı hastalıklar diye yazıldı diye isyan ediyor. Bu hasta emekli asker, bu yanlış yazıldı değiştirilmesini istiyoruz d iyerek bana kadar ulaştı. Niye? Enfeksiyon olduğu için. Ben ölüm şekline bulaşıcı hastalıklar yazan arkadaşa birşey diyemeyiz. Ölüm nedeni önemlidir. Bu da bir iki gün sonra değerlendirilir. Ben oradaki arkadaşlara 'bunu hızlandırın' talimatı dışında bir talimat veremem dedim. Dün İstanbul'da, üç defa PCR'i yapılmış negatif! Enfeksiyon bulgusu olan herkes Kovid olabilir. Tedbir alınsın diye üst tarafa yazılıyor.

Ölüm üzerinden vatandaşımızı, 83 milyonumuzu bir ve beraber daha çok güven vererek pandemide mücadeleyi güçlü kılmamız gerekiyor. Herkesin üzerine düşeni sonuna kadar yapma gayreti içinde olması gerekiyor. Bizim salgın yönetimini siyasi beklentilere harcamamız gerekiyor.

Bilim Kurulu kimlere demin bahsetmiştim, nasıl yapılması gerektiği bütün detaylarıyla şekillendiriliyor. Biz bunu gün be gün açıklamış olacağız. Burada iletişimi güçlü kılmak istiyoruz. İlk başlanacak olan sağlık çalışanlarımız olacak. Kaç günde nasıl yapılacağını deklare etmiş olacağız. Devamında yoğunluk olmadan, vatandaşımızın kolay erişebileceği yaklaşım tarzını geliştirmeye çalışıyoruz, teşekkür ediyorum.

Editör: İsveç Gündemi