EĞİTİM & KÜLTÜR

Tarih Boyunca Türkler ile İsveçliler Arasındaki Etkileşim

Her pazartesi Türkçe, İsveççe ve İngilizce paylaşılacak bilgiler, şimdiden sosyal medyada büyük ilgi gördü.

Büyükelçilik ilk olarak, ''Tarih Boyunca Türkler ile İsveçliler Arasındaki Etkileşim'' başlığı ile ilk makale paylaşıldı.

Makalede şu ifadeler yer aldı:

Bugünden itibaren, her Pazartesi, Türkler ile İsveçliler arasındaki tarihi etkileşimin çarpıcı örneklerini sizlerle paylaşmaya karar verdik.

Sözkonusu tarihi etkileşimin ilginç ve eğlenceli yansımalarının İsveç’te çok fazla bilinmediğini, Türkiye’de ise, esasında daha da az bilindiğini gördük. Bu nedenle, bu konuda bildiklerimizi, Büyükelçiliğimizin sosyal medya hesaplarından Türkçe, İsveççe ve İngilizce olmak üzere, üç dilden sizlerle paylaşmanın yararlı olacağını düşünüyoruz.

Bazen kısa bir tarihi bilgiyi, bazen İsveç’teki bir müzeden bir eseri, bazen de, belki sadece tarihi referansı olan bir anıyı aktaracağız.

Bu konuda esnek bir yaklaşım sergileyeceğiz ve paylaşımlarımızı kronolojik bir sıralamaya göre yapmayacağız. Bir gün, Osmanlı döneminden, diğer bir gün, belki Cumhuriyetin ilk yıllarından bahsedeceğiz.

Osmanlı Dönemi, Türkler ve İsveçliler arasında önemli bir etkileşime sahne olmuştur. Henüz görmediyseniz, Stokholm’deki Ordu Müzesinde İkinci Viyana kuşatmasından kalan Osmanlı çadırını ya da İsveç’te çeşitli saraylardaki Osmanlı Sultanlarının portrelerini görmek için sizler de İsveç müzelerini ziyaret etmek isteyeceksiniz.

Bu konudaki temel kaynaklarımızdan bir tanesi, Emekli Büyükelçi Sture Theolin’in, “The Swedish Palace in Istanbul-İstanbul’da bir İsveç Sarayı” adlı kitabı olacak. Büyükelçi Theolin, bu kitabı, 1998-2001 yılları arasında İsveç’in İstanbul Başkonsolosu olarak görev yaptığı bir dönemde yazmış.

Evren Küçük’ün “Türkiye-İsveç İlişkileri (1914-1938)” adlı Türkçe kitabı da, Cumhuriyetin ilk dönemine ışık tutacak. Kaynaklarımız tabii ki, bu iki eserle de sınırlı olmayacak.

Paylaşımlarımızı beğeneceğinizi ümit ediyoruz.

Tarihi Etkileşimin Çarpıcı Örnekleri:

Danimarkalı ve Norveçli Vikingler, genelde Batıya giderken, İsveçli Vikingler Doğu’ya doğru yol almışlar ve Bizans İmparatoru’nun ordusunda bizzat İmparatoru korumakla görevli “Vareng Muhafız Alayı”nda görev yapmışlardır. Vikingler, İstanbul’u, eski Nors dilinde, “Büyük Şehir” anlamına gelen “Miklagård” olarak adlandırmışlardır.

Bu dönemin en önemli izlerinden biri, Ayasofya-i Kebir Camii-i Şerifi’nin birinci katındaki Viking grafitisidir. Fotoğrafa bakınız!

Sayın Theolin’e gore, Türkler ve İsveçliler arasındaki ilk etkileşim belki de, 1055 yılında, Vikingleri de içeren Bizans ordusunun Bayburt, Trabzon’da Selçuklu kuvvetlerine saldırdığı zaman olmuştur.