Spor yazarı Ali Ece, Fitbol Dergisi'nin haziran ayı sayısında PSG'den ayrılan ve Mourinho'nun başına geçtiği Manchester United'a transfer olması beklenen Zlatan İbrahimovic'in hayat hikayesini kaleme aldı.



BENİM İÇİN ROL MODEL



Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Muhammed Ali'yi kendisine rol model aldığını her fırsatta dile getiren İsveçli golcü için efsane boksörün hayatındaki anlamı çok büyük.

İbra, ''Muhammed Ali hem spor yaşamıyla hem de kişisel hayatıyla örnek aldığım birisiydi. Ben elbette efsaneyim ama iki tane efsane olmaz. Muhammed Ali'den sonraki en büyük efsaneyim.'' demişti.

İşte Ece'nin yazdığı o yazının bir bölümü:

Sahici vatanından gerçek bir ailenin parçası olarak değil, tam tersine artık olmayan vatanını Yugoslavya'dan çok uzakta, en az anavatanı kadar bölünmüş trajik bir aile"iç savaşı"nda büyüdü. Daha doğrusu büyümeye çalıştı. Nedved ilk kez profesyonel takımda oynayacağını öğrenince ailesi, ona yeni bir krampon almıştı. Zlatan ise ilk kez A takımda oynayacağını Malmö afsanesi Roland Andersson'dan öğrendikten sonra bunu "kutlamak" için bir bisiklet çaldı.

OLMAYAN ÜLKENİN OLMAYA ÇALIŞAN ÇOCUĞU

Zlatan kariyeri boyunca benim sevdiğim takımların ezeli rakiplerinde oynadı durdu. Dünya tarihinde hem İnter hemde Milan gibi iki ezeli futbol düşmanının formasını giyip aynı derecede başarılı olan ve bu yüzden taktie edilen tek canlıdır. Bu İnter-Milan diyalektiğine bir de Juventus'u ekleyin, bu işi diyalektik düşüncenin babası Heraklitos bile çözemez; "içinde iki kez yıkanılmaz"dediği ırmağa çivileme atlar, bir daha da çıkamaz. Zlatan'ın hayatındaki en büyük kırılma da Heraklitos'unkinden çok daha bulanık ve pis bir ırmakta gerçekleşmiş. Babası Boşnak, annesi Hırvat, Zlatan ise İsveç futbolu efsanesi... Ama ona göre o sadece bir Yugoslav! Olmayan ülkenin olmaya çalışan kayıp çocucğu...

KARİYERİNDE MUHAMMED ALİ'NİN YERİ

Zlatan'ı Zlatan yapan, onu en fazla "olduran" özelliği de şüphesiz hiç bitmeyen kavgacılığı ve o kavgaları nasıl kazanacağına dair geliştirdiği tekniği: Zlatan daha futbolcu olmaya kara vermeden önce çoktan bir dövüşcü olmuştu bile. Çünkü hiç görmediği Sapko lakaplı Amcası Sabahudin, "Yugoslavya'nın Muhammed Ali'si" olarak tanınıyordu. Ta ki Nevetra Irmağı'nda boğulana kadar...Muhammed Ali, ABD'nin ırkçılığına kızıp madalyasını Missisipi Irmağı'na atmıştı. İbrahimoviç sülalesiyle Zlatan furbola başlayana kadar amcası Sapko'nun kazanabileceği tüm madalyaları ırmağın dıında bırakmıştı. O gün boğulan aslında sadece büyük kardeş Sapko değildi. Zlatan'ın babası Şefik'te ruhsal açıdan Nevetra Irmağı'nda tamamen boğulmamak için debeleniyordu. Zlatan'ın gittiği ilk futbol okulunda oğlunun psikolojik tedavi görmesini öneren hocasını bıraksalar, Neretva'nın dibine sokup kendi elleriyle boğacaktı. O günün gecesi bekçilik mesaisinin verdiği aşırı yorgunlukla eve döndüğünde Şefik İbrahimoviç yine Zlatan'ın amcasının ruhunu çağırırcasına dövüş videolarını izlemeye koyulmuştu: Muhammed Ali yine kelebek gibi uçup arı gibi sokuyordu. Zlatan ise babasını sadece birayla beslenmekten vazgeçirmeye çalışırken, Muhammed Ali'yi ilk kez görüp hayatının gerçek santrasını yapıyordu.

HAYATA 4-0 GERİDEN BAŞLAMAK

Futbol ve dövüşü harmanlayan efsane vuruşlarının santra anında hayata 4-0 yenik başlıyordu: Artık olmayan ve hiç görmediği anavatanı Yugoslavya'daki iğrenç savaşı: 1-0. Düzenli organize ama yugoslav insanı ölçülerine göre fazlasıyla soğuk  bireyci İsveç'te mülteci olmak: 2-0. Anne ile baba arasındaki bitmek bilmeyen kavga ve vesayet davalarının ortasındaki ruhsal çapraz ateşte çocuk olmaya çalışmak: 3-0. Bölünmüş aile huzurluluğunun kemirdiği çocuk ruhundaki yaraları başta bisiklet olmak üzere ona heyecan veren her şeyi çalarak sarmaya çalışırken başını sürekli kanunlarla belaya sokmak:4-0

Editör: İsveç Gündemi