Sağlık çalışanı Lisa Herrlin anksiyete bozukluğunun "Aşırı endişe, kaygı, panik durumu günlük aktivitelerimizi sekteye uğratır, korku ve evham dışında başka bir şeye odaklanmamız zor olur. Bu tür hastalarda kendine zarar verme davranışı da çok yaygındır bu hasar genellikle vücutta iz bırakır. Örneğin güçlü bir şey yiyerek, ki bu daha sonra buna odaklanarak, sahip olduğunuz endişeye odaklanmak için artık zamanınız kalmaz" diyor.

Hastane bir süredir mevcut yöntemi kullanıyor. Ancak Lisa Herrlin bunun bir tedavi metodu olmadığını, atakları gidermek için kullanıldığını vurguluyor.

Herrlin, kendimize zarar vermek yerine aynı hedefe ulaşmak için başka stratejiler bulabileceğimizi söylüyor.

Şifa deposu olarak bilinen isot böylece korku ve endişeye karşı olma özelliğine de kavuşmuş oluyor.

Editör: İsveç Gündemi