Ombudsmanlık olarak bilinen Türkçe adıyla, ''Kamu Denetçiliği'' dünyada İsveç ile özleşen bir kurumdur. İsveç'in ise bu sistemi Osmanlı'dan aldığını pek kimse bilmez.

Kurum, idarenin işleyişiyle ilgili şikâyet üzerine, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını, insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında, dünyada, kamu yönetişimi ve insan hakları alanında zihniyet değişimi olmuş, İsveç modeli ışığında ombudsmanlık giderek yaygınlaşmıştır. Bütün dünyanın gelişmiş ülkeleri, ombudsmanlığı İsveç’in bir modeli olarak biliyor ve uyguluyor. Hâlbuki Türkiye’de 6 yıl önce başlayan kurumun temeli Osmanlıya dayanır. Yani dünyada bu adalet sistemini uygulayan Osmanlıydı.

Bu kurumun bir Osmanlı Kurumu olduğunu, İsveçliler de diğer ülke temsilcileri de uluslararası toplantılarda sürekli dile getirmektedirler.

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve İsveç Kralı 16. Gustaf Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü’nün açılışını 2013 yılında yapmıştı. Açılışta bir konuşma yapan o zamanki İsveç Dış İşleri Bakanı Carl Bildt,’’ Kamu denetçiliği, Osmanlı’daki yargı kurumundan esinlenerek İsveçliler tarafından kurulmuş ve oradan da tüm dünyaya yayılmış olan bir sistemdir.’’ Şeklinde açıklama yaparak, Ombudsmanlığın gerçek sahibi Osmanlı olduğunu tüm dünyaya duyurmuştu.

İsveç’in o zamanki (5 yıl önce) Parlamento Ombudsmanı, şimdinin Danıştay başkanı Mats Melin’le bir söyleşi yapmıştık.

Söyleşide Sayın Mats Melin bize şunları söylemişti:

"Ombudsman kamu hizmeti yapan kurum ve şahısların yasaların çizdiği sınırların dışına çıkmamasının teminatıdır, demokratik karar alma mekanizmasının da güvencesidir. Ombudsman, halkın temsilcisi Parlamento tarafından alınan kararlara kamu gücünü kullanan kurum, kuruluş ve şahısların uyup uymadığını denetler.

İsveç’te kurum olarak askeriyeden polise, hapishanelerden bakanlıklara kadar her kurumu denetleme yetkileri vardır. Bu kontrolün her kurumda yapılması gerektiğine inanıyorum. Çünkü kamu sektörünün belli bir kısmını ombudsman kontrolünden çıkarırsanız halkın ombudsmanın yaptığı ise olan güvenine zarar vermiş olursunuz. Halkın ombudsmanın işini gerektiği gibi yaptığına olan inancı azaltırsınız. Ombudsmanın geniş bir denetleme alanına sahip olması sadece vatandaşa değil denetlenen kurumlara da büyük avantajlar sağlar. Çünkü bir kurum halkın güvenini kazanmak istiyorsa böyle bir kontrole boyun eğmeli. Bu kontrol bir devletin istikrarına ve güvenliğine de hizmet eder.’’

Söyleşinin sonunda Sayın Mats Melin ülkede yaşayan göçmenlerin zaman zaman kendilerine başvuru yaptığını anlattıktan sonra, İsveç'te yaşayan hiçbir Türk vatandaşının bu kuruma şikayet başvurusunda bulunmadığını belirtip, gülerek, ‘’Her halde Türkiye’de vize beklerken hiçbir vatandaşınız Göçmenler Bürosu tarafından haksızlığa uğramadı. İsveç’te de hiç haksızlığa uğramayan tek sizin vatandaşlarınız’‘ diye espri yapmıştı.

Aslında İsveç’teki Türk vatandaşlarımızın da bazı konularda haksızlığa uğruyor. Veya haksız yere elinden çocuğu alınanlar az da olsa, hakkını Ombudsmanlık kurumunda nasıl arayacağını bilmiyor. Bu zamana kadar kimse de yol gösterip anlatmamış.

Bu hafta Türkiye Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, İsveç'te bir dizi görüşmelerde bulunacak. Türk STK ve vatandaşları ile de toplantılar yapacak. İnşallah toplantılar faydalı olur ve vatandaşlarımız gerektiğinde nasıl hak aranacağını bir nebze öğrenmiş olur.