Birkaç gündür hangi konuyu, neyi yazmalıyım diye düşünüp durdum. Doğrusu geçtiğimiz günlerde özellikle Türkiye gündemini sarsan ve insanın kanını donduran Özgecan Aslan olayından sonra parmaklarıma adeta kramp girdi ve hiç birşey yazmak gelmedi içinden.

Bu vesile ile genç kızımıza tekrar ALLAH'tan rahmet, acılı ailesine sabır dileyerek, canilerinde en ağır cezayı alması için adaletin yerini bulmasını istiyorum.

Şimdi gelelim bugünün konusuna...
Son yıllarda tüm dünya'nın en büyük sorunu olan ekonomik kriz ve bu kriz ile birlikte gelen derin işsizlik ile ilgili İsveç Gündemi'nde neler olduğuna bir bakalım...

İsveç'te yaşayan vatandaşlarımızın işsizlik durumuna baktığımda özellikle Facebook üzerinden iş arayan bazı arkadaşların iş arama şekillerini göz önüne alınca durumun pek iç açıcı olmadığını üzülerek belirtmek istiyorum.

İsveç'te işsizlik mi çok, biz mi iş ararken yanlış yapıyoruz?
Evet...
İşsizliğin olduğu gerçek ama tüm bunların ötesinde bizim iş arama yollarımızda da çok büyük problemler var.

Bizden kaynaklı olduğunu düşündüğüm sorunlar şöyle:
İsveç'te sistemin çarkına dahil olma konusunda çok büyük zorluklar yaşıyoruz. İş hayatına, İsveç toplumuna, sosyal yaşam alanlarına entegre olma noktaları başta olmak üzere, bunun yanı sıra nerede, nasıl bir iş aramamız gerektiği konusunda aksaklıklar yaşıyoruz.

Örneğin: Arbetsförmedlingen "İş Bulma Kurumu" aracılığı ile bize sunulan imkanlardan yeterli derecede faydalanamıyoruz. Özellikle İsveç'e sonradan gelmiş olan insanlarımızın çok ciddi anlamda dil sorunu bulunuyor. Tüm bunlara ek olarak tarih boyunca azınlık duygusu yaşamamış bir toplum olmamızdan ötürü genel olarak organize olamıyor ve birbirimize gerçek anlamda yardımcı olamıyoruz.

Peki tüm bu sorunlara rağmen iş bulamaz mıyız?
Elbette buluruz. Peki, nasıl?

Nacizhane bir şekilde şunları yapmanızda fayda olacağını düşünüyorum.

Öncelikle bir planlama yapın...
Kendinizi tanıyın...

Lütfen kendinize şu soruları bir yöneltin.

1. Hangi işi yapmak istiyorum?
2. Bu iş için gerçekten yeterli miyim?
3. Yapmak istediğim iş için çalışabileceğim ne kadar firma var?
4. Bu firmaların önem verebileceği şeyler nelerdir?
5. Olurda işe girersem diğer çalışanlardan daha iyi olmam için ne yapmalıyım?
6. Alternatif yapabileceğim işler neler?
7. Güçlü yönlerim neler?
8. Zayıf yönlerim neler?
9. Bu işte yükselmek için kaç yıl çalışmalıyım?
10. Aile ve sosyal çevreme rağmen bu işi yapabilir miyim?


Tüm bu soruların sonucunda kafanızda mutlaka bir şablon oluşacaktır.
Oluşturduğunuz bu şablona göre hareket edebilirsiniz ama ben yinede iş ararken şirketlerin en önem verdiği bazı konularda ipuçları vermek istiyorum...

Firmalar genelde geleneksel olarak sizden bir özgeçmiş (CV) isterler. Bu nedenle abartılı olmayan ama sıradanda olmayacak kısa, öz ve güzel bir (CV) hazırlayın. Bu size her zaman lazım olacaktır.

Tamam ama nasıl bir özgeçmiş (CV)?

İsveç'te Arbetsförmedlingen'e gittiğim zamanlarda oldukça basit CV örnekleri vardı. Şu anda da o CV'ler mutlaka vardır ve belki de bir çoğunuz onları kullanıyordur. Hiç yoktan iyidiler ama asla o CV örnekleri ile işe alınabileceğinize inanmayın. Çünkü hangi firmaya o CV örnekleri ile başvursanız direk olarak amatör olduğunuzu anlayacaklardır ve işe girme şansınızın yüzde 50'sini daha başvuru esnasında kaybedersiniz.

Şimdi örnek bir özgeçmiş (CV) oluşturmak gerekiyor. Ancak bunun yerine benim kendim için oluşturduğum CV örneğini olduğu gibi sunuyorum. CV'ye gözatmak için buraya tıklayınız.

Tabi benim hazırladığım CV Türkçe olduğu için sizin bunu İsveç dilinde kendinize göre hazırlamanız gerekiyor.

Benim CV'mi incelediğinizde çalıştığım ve yaptığım işler ile ilgili tarih göremezsiniz. İsveç'teki CV örneklerinde bunu istiyorlar. Vermeseniz birşey kaybetmezsiniz. Zira bu CV'nize ikinci kez bakmaları için bir soru işaretidir. Sorduklarında ise çalıştığım işler ile ilgili zamanları dilerseniz direk söyleyebilir ya da yazabilirim ancak önemli olan sizinle çalışacağım süreçlerde ortaya koyabileceğim çalışmalardır gibi cevap verme hakkınız doğuyor.

İş görüşmesi yapacağınız zaman asla muhtaçmış gibi durmayın!

İş görüşmelerindeki en büyük kurallardan biri duruştur.
Unutmayın! Sizin iş verenin parasına ne kadar ihtiyacınız varsa, iş verenin de sizin çalışmalarınıza o kadar ihtiyacı vardır. Bu yüzden şartlar ve kozlar yarı yarıyadır. Görüşmelerde iş verene beni işe almazsan sen kaybedersin duygusunu verin.

Kısaca özetlemek gerekirse, "Başarmak için azim, kazanmak için sabır en güçlü silahtır!" muhtemelen önümüzdeki günlerde de bu konu ile ilgili gelebilecek sorularınız olacaktır ve buna göre yeni yazılar yazacağım.

İş aramaları ile ilgili yaptığınız görüşmelerde ya da arama süreçlerinde karşılaştığınız sorunları paylaşırsanız buna göre cevaplamaya gayret edeceğim.

Hepinize çalışırken keyif alabileceğiniz kazançlı işler diliyorum.