“Ne buluyorsun” diyorlar Kulu’da. Deniz yok diyorlar, soğuk diyorlar, sosyal hayat, ağaç-orman yok diyorlar. Elbette her yerin seveni de var, sevmeyeni de… Kimi doğduğu yeri sever, kimi doyduğu, kimi okuduğu, kimi büyüdüğü, kimi sevdiği adam neredeyse orayı, kimi ailesi neredeyse orayı… Kimi sevdiği şehirde değildir. Kiminin özlem duyduğu şehir vardır, kiminin mecbur yaşamak zorunda olduğu bir şehir, kiminin de derhal uzaklaşmak istediği bir şehir… Aslında herkesin bir şehri sevmesinin bambaşka sebepleri olabilir, sevmemesinin de…

İnsan doğduğu yeri, kendisinden bir parça olarak gördüğü için sever. O topraklarda doğmuş olmak, bu hissi kazanmak için yeterlidir üstelik. Memleketin soğuğu, sıcağı etki etmez insana. Çünkü” o” nu, o olduğu için sevmiştir. Güzel olduğu için değil!

İnsan doğduğu yeri; annesi, babası, kardeşi gibi gördüğü için sever. Annenizi niye sevdiğinizi, babanıza niye yakınlık duyduğunuzu, kardeşinizi neden kollamaya çalıştığınızı sorsa birisi, sahi ne cevap verirsiniz? Üstünde düşünseniz bile, elle tutulur bir cevap bulamazsınız muhtemelen. Tek bir cevap oluşur kafanızda: ”Ailem oldukları için seviyorum!”

Böyledir memleket… Böyledir doğduğunuz yer… Aynı aileniz gibidir. Seversiniz, sebep aramadan; korumaya çalışırsınız, korkmadan. Düşmanlığa sebep aranır, mecburiyete sebep aranır, mahkûmiyete sebep aranır ama sevmeye sebep aranmaz. Sevmenin mecburisi olmaz.

Kıssadan hisse; Hintli bir adam suda bata çıka ilerlemeye çalışan bir akrep görür. Onu kurtarmaya karar verir ve elini uzatır ama onu akrep sokar. Hintli tekrar akrebi sudan kurtarmaya çalışır ama akrep onu tekrar sokar. Yakınlardaki başka birisi ona, onu sürekli sokmaya çalışan akrebi kurtarmaya çalışmaktan vazgeçmesini söyler. Ama Hintli adam şöyle der:”Sokmak akrebin doğasında vardır. Benim doğamda ise sevmek var. Neden sokmak akrebin doğasında var diye kendi doğamda olan sevmekten vazgeçeyim?”

Etrafımızdaki akrepler bizi soksa bile iyilikten, sevmekten vazgeçemeyiz. Sevmek bizim doğamızda var…

Kulu’yu sevmek; kuru kuruya sevmekten ibaret olmamalıdır. Kulu’yu sevmek; insanı, doğası, çevresiyle bir bütün olarak herkesi kucaklamak, insanlarımız ve kuruluşlarımızın birlik ve beraberliğini sağlamaktan geçer.

Kulu’yu sevmek; ilçemizin sorunlarına ve insanımıza sahip çıkarak, gerektiğinde elini taşın altına koymaktan sakınmamaktan geçer.

Bizim doğamızda sevmek var, Kulu’yu sevmek. Ne alnımızda bir ayıp ,ne boğazımızda haram lokma. Biz Kulu’ yu sevdik, ve bu ülkeyi.İşte bağışlanmaz , korkunç suçumuz. TEK SUÇUMUZ KULUYU SEVMEK….

Murat TÜTÜNCÜ

Editör: İsveç Gündemi