İsveç’te 62 yıllık Liseden Mezuniyet Töreni yine görkemli şekilde gerçekleştirildi. Özellikle İsveç’te Türkiye kökenli mezun olan öğrenciler ile anne ve babaları duygusal anlar yaşadı. Sevinçleri göremeye değerdi. Zira hala bebek gördükleri kızları-oğulları liseyi bitirmiş ve üniversiteye adım atmıştı.

İsveç’e ilk gelen nesil ’para kazanıp’ hemen geri dönmeyi düşündüğü için çocukların okumasına önem verilmedi. Bu düşüncenin etkisi uzun süre devam etti. Göçün ilk yıllarında İsveç’te Türk gençlerinin üniversiteye gitme oranı yüzde 1 bile değildi.

Türkiye’den İsveç’e göçün 50. yılına yaşadığımız şu süreçte eski alışkanlıklarımızı yansıtan sosyolojik olgu tarihte kaldı. Yeni nesille birlikte yeni bir dönem açılıyor. Bu yeni dönem de insanlar çok daha yakın ve birbirlerinin hayat tarzlarını sosyal medya aracılığı ile an be an takip ediyor. İnternet hayatımıza girmeden İsveç’te yaşayan Türklerin, 90’lı yıllarda toplumdaki düşünceler ve söylemler çok farklıydı.

Eskiden Türkiye’den özellikle Kulu’dan İsveç’e yerleşen kişinin başarılı olmasını toplum şu şekil algılardı. ’’Maşallah 3 işte çalışıyor, 2 restoranı var. Kulu’da ev yaptırdı almadık gayrimenkul bırakmadı.’’ Bu şekilde toplumun kodladığı kişi de, gece- gündüz çalışır ve çocuklarının da okumasını engelleyerek, iş yerinin başına getirirdi. Artık bu söylemler geride kalmış! Toplum şimdilerde, ’’oğlun, kızın okuyor mu?’ diye soruyor. Aileler işyerlerini satıp kurtulmak istiyor. Hele hele çocuklarını hiç iş yerine de yaklaştırmıyor ve okuması için teşvik ediyor. Zira bu hafta, İsveç’te öğrenciler diplomalarını aldı. Liseyi bitiren tanıdığım bir çok Türkiye kökenli ailenin çocukları üniversiteye girmeye hak kazanmış olduğunu gördüm.

İsveç’teki 3. Nesil anne ve babalar, artık restoran ve pizzariye işinde çalışmak istemiyor. 8 saat iş bulup, çocuklarını okutmak istiyorlar. Çocukların okuması için çok güzel alt yapı hazırlanıyor. Eskiden üniversitede okuyan gencimizin oranı parmakla gösterilirken şimdilerde binleri aştı. Şuanda Türk toplumunda üniversiteye gitme oranı yüzde 50’lere yaklaştı. Ortaokul ve Liseye halen devam eden 13-17 arası gençlerin aile desteği ile gelecekte üniversiteye girme oranları yüzde 60’ları buldu.

Türkiye kökenli ailelerin üstlendiği bu yeni vizyon ve hayat şekli, önümüzdeki yıllarda İsveç’te farklı, eğitimli ve topluma pozitif katkı sağlayan yeni bir neslin ayak sesleri gibi de algılanabilir.

Zira zarar görmüş aile yapısıyla sosyal bir kanama geçiren İsveç’te orta öğrenim başarı ortalaması bir 20 yıl öncesine göre hayli düşüş kaydetmiş durumda. Aslında okullardaki eğitim de sanılanın aksine Türkiye’yle kıyaslanamayacak kadar kolay. Çocuklarımız küçük bir destekle bu ülke genelindeki başarı ortalamasının üstüne rahatlıkla çıkabilirler ve kaliteli üniversitelerde eğitim fırsatı yakalayabilirler. Bunun örnekleriyle çok kez karşılaşılmakta. İsveç’te yaşayan aileler olarak yapmamız gereken; güzel bir niyetle çocuklarımıza gerekli desteği vermek ve gayret etmek… Gerisi kendiliğinden gelir… Bu hafta mezun olan bütün gençleri kutluyor ve ailelerine başarılar diliyorum.