Şuan için İsveç'te seçimlere 2 ay gibi bir süre var. Sadece İsveç'te değil, Avrupa'nın bir çok ülkesinde sağ popülist, göçmen karşıtı partiler yükselişte. İsveç'te de göçmen karşıtlığı ile bilinen İsveç Demokratlar Partisi (SD), oylarını iki kat artırdı.

Dört yıl önceki genel seçimlerde yüzde 12 oy alarak parlamentoya giren SD, kamuoyu yoklamalarında yüzde 26'ya kadar çıkarak ülkenin en büyük partisi durumuna yükseldi.

İki ay sonraki seçimlere kadar SD'nin oyları biraz daha azalsa da, bu gidişle bir daha ki seçimlerde ülkenin en büyük partisi konumuna gelecek. İşte o zaman hem İsveç için hemde ülkede yaşayan tüm göçmenler için tehlike çanları çalmaya başlayacak.

Tabii, burada sorgulanması gereken bir diğer unsur da, İsveç'te yaşayan göçmenlerin üçte birinin SD'ye oy kullanacağı yönünde görüş bildirmesi. ''Stockholm Sendromu'' yada, ''Celladına aşık olan kurban'' misali, çok çarpık bir durumla karşı karşıya kalınması.

Zira bu grup, ''İsveç çok göçmen alıyor, suç oranı arttı. Biz vergi ödüyoruz, bunlar bizim ödediğimiz vergilerle hiç çalışmadan gününü gün ediyor. Oyumu bu sefer SD'ye vereceğim bunları ülkeden kovsun ve başka yabancı almasın'' düşüncesi ile hareket ediyor.

Pratikte kendilerine göre bu düşünce doğru görünse de, uzun vadede işin bir adım ötesine bakıldığında, kıyımın kendine geleceği öngörülemiyor.

Özellikle sosyal medyada SD politikacılarının ve taraftarlarının yorumlarına baktığımızda, hedefin İsveç'te yaşayan bütün yabancılar olduğu rahatlıkla anlaşılıyor. Sonradan İsveç vatandaşı olan Müslüman ve Yahudilerin kesinlikle etnik İsveçli olamayacağı ve pasaportlarının iptal edilmesi isteniyor. İsveç'te yıllardır yaşanan dini özgürlüklerin yasaklanması isteniyor. Etnik İsveçli olmayan insanların İsveç vatandaşlığına geçmesinin önüne geçilmek isteniyor. En ufak suç işleyen bir göçmen kökenli İsveçlinin pasaportunun iptal edilip, geldiği ülkeye geri gönderilmesi isteniyor.

Bizim burada yapmamız gereken ise, kendi ülkemizin seçimleri gibi sandıklara giderek, SD dışındaki partilere oy vermeliyiz. ''İsveç'in seçimi bana ne'' şeklinde umursamazlık göstermemeliyiz. Aksi halde tabanı delinen bu gemiyi su alırsa hepimiz boğuluruz.

Öte yandan İsveç'te yaşayan göçmenlerin işlediği suçlardan dolayı belirli bir kesimin öfkelenerek SD'ye yöneldiği bir gerçek. İsveç bir hukuk devleti. İşlenen suçtan dolayı birey sorumludur. O suçu işleyenin etnik kökene üye bütün insanlar suçlanamaz. Hukuk, suçluyu yakalar ve cezasını verir. Lakin, İsveç'te cezalar fazla caydırıcı olmayınca, insanlar suç işlemeye sanki teşvik ediliyor. Özellikle hırsızlık vakalarında...

Eylül'den sonra muhtemelen yeni kurulacak koalisyon hükümetinin ivedilikle bu konunun üzerine gitmesi lazım. Özellikle hırsızlık ve adam öldürmede cezaların iki mislisine çıkartılması lazım. Sizden oy istemeye gelen siyasetçilere bu durumu hatırlatarak baskı kurabilirsiniz.