Tüm Avrupa'da olduğu gibi İsveç'te de mültecilere yönelik birden fazla modelde mülteci politikası bulunuyor.

Sığınmacılar ile ilgili olumlu bir profil çizen İsveç gerçekten o kadar iyi midir?

Medya silahıyla Dünya'ya kendini her daim hoşgörü merkezi şeklinde göstermeyi bilen İsveç, mülteci krizi yaşayan Avrupa'da kendini vicdan sahibi ve zor günlerin dostu şeklinde gösteren adımları atarak alkış alırken, mülteciler ile ilgili asıl politikalarını örtüyor.

İsveç'te göçmenlere yönelik her türlü baskı sistematik ve örtülüdür. Son dönemlerde devletin ve kurumlarının her türlü ırkçılığı, tembelliği ve ayrışım çalışmaları mültecilere mal ediliyor.

Uzun süredir oturum bekleyenlere işlemlerin bu kadar uzun sürmesinin nedeni Suriyeli sığınmacılar diyerek göçmeni göçmene düşman ediyor. İşsizlik konusunda çözüm üretmek yerine, yine işsizliğin ana nedenlerinden biri olarak sığınmacıları gösteriyor. Sığınmacılara kapılarını açtığını söyleyen İsveç'in aslında öte yandan o kaçan insanların yakınlarını öldüren silahı o bölgenin örgüt ve devletlerine satıyor.

200 yıldan fazladır savaş görmemiş ancak her savaşın içinde gözle görülmez şekilde önemli rol alan İsveç, bugün birçok terör örgütü liderinin de anavatanı konumundadır.

Son dönemlerde İsveç'te yaşayan göçmenlerin sosyal medyada birbirini yiyen ve hakarete ulaşan yorumları karşısında şok olmamak elde değil.

İsveç devletinin politika olarak inşa ettiği yolda son sürat ilerleyen bazı insanlarımızı da görüyorum.

İsveç medyasında çıkan devlet güdümlü yalan yanlış haberlere itibar ederek aslında kendinden olanı ötekileştiren göçmen topluluğunun bir süre sonra çok daha zor günler yaşaması muhtemeldir.

Sosyal Demokrasi temeli üzerine inşa edilmiş İsveç'in kapitalizm kılıcı ile bölünmeye başlama süreci 1990'lı yıllarda yine Sosyal Demokratlar tarafından gerçekleştirilmiştir.

Avrupa topyekün krizdedir!

Yıllardır derin ekonomik krizi aşmaya çalışan Avrupa'nın vahşi dış politikaları sayesinde bugün Suriye, Mısır, Libya, Irak ve adını sayabileceğim birçok ülke kan gölüne döndürülmüştür. Medeniyet kodları benlik merkezi üzerine inşa edilmiş bu toplumların dünya tarihi boyunca kendi medeni kodları içinde yaptığı ve yapabildiği en başarılı iş, başka toplulukları sömürerek kendine yaşam alanları açmaktır.

İsveç Viking gerçeğini bugün örtülü birşekilde devam ettiriyor.

Tahmin ediyorum ki bu yazımı okuyan birçoğu muhtemelen bana katılmamak ve bu düşünceleri ötelemek için kendini haklı çıkaracak gerekçeler arayacaktır.

Zira özellikle göçmen topluluklarını entegrasyon adı altında asimile eden bu devletler gelişen teknolojiyle beyinlere direk olarak dokunuyor. Yani İsveç'i özellikle bazı konularda eleştirmek, yanlışlarını kamuoyu ile rahat paylaşabilmek son yıllarda oldukça zorlaşmıştır.

Demorkasinin beşiğinde yaşadığına inanan yerli ve yabancı insanların devlet tarafından sistematik bir şekilde getirildiği nokta aslında uçurumun dibidir.

İsveç'te daha önce yaşamış biri olarak; gördüğüm ve hala sıkça yaşanan bazı gerçekler, Türkiye ya da Avrupa dışında başka bir ülkede yaşanmış olsa muhtemelen sokaklar karışırdı.

Geçmişte olduğu gibi bugün hala İsveç'in sağlık sektöründeki insanı yok sayma ve sadece ekonomik kaynak arayışıyla yılda ortalama bin insan ölüyor.
İsveç'te yılda on binlerce genç kız çocuğu cinsel istismara ve tecavüze maruz kalıyor.

İsveç'te yılda binlerce insan psiko travma nedeniyle intihar ediyor!

İsveç'te yılda binlerce hırsızlık, gasp ve soygun olayı yaşanıyor ve bu olaylarda yine büyük ölçüde mağdurlar meydana geliyor.

Küçük ve sözde hoşgörü ülkesi olmasına rağmen İsveç'te yılda yüzlerce insan faili meçhul bir şekilde ölüyor. İsveç polisinin cinayet ve narkotik davalar ile ilgili başarılı sonuca varma oranı sadece yüzde 10'dur.

İsveç'te yabancılara karşı meydana gelen ırkçı saldırıların sayısı dudak uçuklatan türden, sadece son bir ay içinde yabancılara karşı en az 15 ırkçı saldırı gerçekleşti.

Başkent Stockholm'de yaşayan evsiz insanların sayısı on binleri buldu. Geçen gün İsveç medyası sığınmacılar lüks evleri beğenmedi haberiyle müthiş bir nefret tohumu ekti. Oysa bahsi edilen o sığınmacılarda, o evlerde hayalden öte birşey değildir. Sığınmacıları itibarsızlaştırmaya ve İsveç'te yaşayan diğer göçmenlerin mültecilere karşı bakış açılarını değiştirmeye yönelik son aylarda müthiş kampanyalar yürütülüyor. Devlet bu konuda büyük ölçüde başarılı oldu. Zira İsveç'te yaşayan Türkiye kökenli vatandaşlarımızın da mültecilere yönelik bakış açılarında önemli bir değişim meydana geldiğini görüyorum.

Özellikle göçmenlerin İsveç ve Avrupa'da sığınmacılara karşı daha vicdanlı ve daha kucaklayıcı olmalarını ümit ediyorum. Rabbim kimseyi mülteci düşürmesin ama bir gün ayağınız kayıp düştüğünüzde emin olun size el atacak o sığınmacılar olur. İsveçli ya da Avrupalısı olmaz. Çünkü bir Avrupalının medeniyet kodları düşene el atıp kaldırmayı öğretmemiştir.