İsveç'in Uppsala kentinde 8 tane ayrı çete örgütü varmış. Kentte birbirleriyle girdikleri savaşta geçen sene 21 kişi vurulmuş.

Dünyanın çaktırmadan vatandaşı fişleyen, mükemmel takip eden ülkelerden biri İsveç.

Çünkü bireyin her türlü hareketi gelişen teknoloji ile birlikte kayıt altına alınıyor.

Sana,''Vatandaşlık numarası'' diye dört numara veriler, attığın her adımdan, yaptığın her işten haberleri olur. Hangi devlet dairesine gitsen ya da iş başvurusu yapsan, dört numaranı bilgisayara bastığı zaman, icraya giden faturandan, kanında çıkan kolesterole kadar görürler.

Geçen polis istatistik yayınlıyor, İsveç genelinde çetelere üye tam 812 kişi varmış. Gazetelere de ayrıntıları ile açıklama yapılmış. Yani ne 811 kişi, ne 813 kişi, bütün çete üyelerini eksiksiz kim olduklarını biliyorlar. Yaşları da 18 ile 25 arasındaymış. Yani, kimin ne olduğu milim milim takip edilmiş ellerinde bilgileri var.

Yine polislerin raporuna göre, geçen sene İsveç sokaklarında 340 silahlı saldırı uğramış. Bunun 50'si ölümle bitmiş. 100 yakın kişide yaralanmış. Polisin elinde çete üyelerinin ayrıntılı bilgisi olduğundan saldırıdan 3-4 gün sonra, şüphelileri eliyle koymuş gibi yakalıyor.

(Polisin tek yakalayamadığı 32 yıl geçmesine rağmen eski başbakan Olof Palme suikast faili)

Benim anlamadığım bu kadar ayrıntılı elinde bilgi olmasına rağmen, çete savaşları 2019'da da aynı hızla devam ediyor. Herkes şaşkın dünyanın en sakin ülkesi bilinen İsveç'te sokak ortasında gençler infaz ediliyor.

Bu durum yabancı karşıtı İsveç Demokratlar Partisi'nin (SD) ekmeğine yağ sürüyor ve oylarını attırıyor.

Polis, ''Biz yakalıyoruz, her türlü bilgiyi savcının önüne, mahkemenin önüne bırakıyoruz. Savcı, hakim bunları tekrar bırakıyor' diyor.

Savcı, hakim kanunların yetersiz olduğundan siyasetçileri suçluyor.

Kurumlar birbirini suçlarken, 4 sene sonra yabancı karşıtı parti SD, herkesi suçlayacak.

Benden söylemesi