"BİZLER İSVEÇ’TEKİ MÜSLÜMANLAR ARASINDAKİ BÖLÜNMÜŞLÜĞÜN FARKINDA OLMALIYIZ" başlıklı yazısında önemli konulara dikkar çeken Salihu şunları yazdı:

"Ülkeye tekrar dönen İD savaşçıları endişeleneceğimiz tek konu değil. Bizler İsveç’teki Müslümanlar arasındaki bölünmüşlüğün daha çok farkına varmalıyız. Bu bölünmüşlük, çocukların birbirlerine Şii veya Sünni olup olmadıklarını sormalarına kadar ulaştı.

Suriye’de dört yıldır süren iç savaş, Daraa’da duvarlara rejimi eleştiren yazılar yazan gençlerin yakalanmalarının ardından çıkan gösterilerle başladı. Bu tarihten beri 215 bin kişi hayatını kaybetti. Aradan geçen süre içerisinde dünyanın düşmanlığı Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esed’den terör örgütü İslam Devleti’nin lideri Ebu Bekir el-Bağdadi’ye yöneldi.

İslami İlimler Profesörü Leif Stenberg bir yıl önce, savaşın kısmen Sünnilerle Şiiler arasındaki bir savaşa dönüşmeye başladığını söylemişti. Bu arada Göteborg Üniversitesi’nden Dini Bilimler Profesörü Göran Larsson, Södertörns Üniversitesi’nden araştırmacı David Thurfjell ile birlikte “İsveç’teki Şii Müslümanlar: Genel Bir Bakış” isimli bir rapor yazdı.

Uzmanlar, uluslararası çatışmaların, özellikle de Suriye ve Irak’taki savaşın İsveç’teki Sünniler ile Şiiler arasında gerilime neden olduğu uyarısında bulundular. Ben bu uzmanların uyarılarının çok ciddiye alınması gerektiğini geçenlerde fark ettim. İşin Göteborg, Stokholm ve Malmö’deki bazı mahallelerdeki okullarda çocukların birbirlerine “Şii misin Sünni mi?” diye sorduklarını duymaya kadar gittiği hakkında endişelerini dile getiren sesler duyuyorum.

İslam içerisindeki çatışma, Hz. Muhammed’in 632 yılında ölümünün ardından başladı. Şiiler Peygamberin damadı Ali’nin halife olmasını istediler. Sünniler ise en saygın ve yetenekli kişinin halife olmasını uygun gördüler. İki grup arasındaki farklılıklar çok fazla ve bu farklılıklar, ibadetin nasıl yapılacağından Kur’an’ın nasıl yorumlanacağına kadar uzanıyor.

Sünniler galip geldi, bugün dünya Müslümanlarının yaklaşık yüzde 85-90’ı Sünni. Bununla beraber Şiiler İran, Azerbaycan ve Irak’ta çoğunluktalar. Irak’taki çoğunluğa rağmen Saddam Hüseyin’in Sünni aşireti en azından 2003 yılına kadar ülkeyi yönetti. ABD’nin işgalinden sonra Şiiler iktidarı ele geçirdi ve şu anda Sünniler yerlerinden kovuldu ve ayrımcılığa maruz kaldılar.

Bu olaylardan sonra Sünni aşırılıkçılar kaos içerisinde büyüdüler. Bunlardan birisi, İD’nin Iraklı lideri Bekir el- Bağdadi’dir. Bağdadi 2004 yılında ABD birlikleri tarafından yakalandı ve gelecekte İD’yi yönetecek olan diğer Sünnilerle beraber Bucca Kampı’nda uzun süre hapis yattı. 300 İsveçli İD savaşçısının büyük çoğunluğu da İslamcı Sünnilerden oluşuyor.

Sünniler bölgeyi ele geçirdiği zaman, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde İD’yi kurtarıcı olarak gören birçok çaresiz Sünni bulunmaktaydı. Bu kişiler şimdi, Irak’ın Şii hükûmetinden, Beşar Esed’in de ait olduğu bir Şii kolu olan Suriye Alevi rejiminden, Şiilerden, Esad’ı destekleyen Lübnanlılardan ve İslamcı Hizbullah’tan korunabileceklerdi.

Bu olaylar, akrabaları öldürülen ve ayrımcılığa uğrayan İsveç’teki Sünni Müslümanları da etkiliyor, fakat aynı zamanda İD’nin uyguladığı soykırımdan ve terörden kaçan Şii Müslümanlar ve diğer dini azınlıklarla da komşu oluyorlar.

Skåneli bir Müslüman “Burada nefret var, fakat bunu dile getiremezsiniz. Siz beni öldüren bir tiranla selamlaşıyorsunuz, ben sizi öldüren bir tiranla selamlaşıyorum, biz birlikte vakit geçiriyoruz ve birbirimizden nefret ettiğimizi direk yüzümüze söylemiyoruz.” dedi.

Göteborg’tan bir Şii Müslüman “Bizim için sorun, burada Şii Müslümanlara bir terör saldırısı olup olmayacağı değil, ne zaman olacağıdır. Sünniler bize karşı açık bir nefret duyuyorlar.” dedi.

Bizler Suriye’deki savaşın bitmesini bekleyemeyiz. Dini cemaatler, okullar, siyasiler, vatandaşlar olarak hepimizin, dini çatışmaların demokratik toplumumuzda yeri olmadığını göstermek gibi bir sorumluluğumuz var. "

(STKBM/HB/AG/IG)

İsveç Gündemi

Editör: İsveç Gündemi