Milletin canını vererek yazdığı 15 Temmuz destanını davet usülü "Millete kapalı" bir anma programıyla gerçekleştiren Türkiye Cumhuriyeti Stockholm Büyükelçiliği'ne İsveç'te yaşayan gurbetçilerin tepkisi çığ gibi büyüyor.

15 Temmuz hain darbe girişiminin tiyatro olduğunu söyleyen, sözde adalet yürüyüşünü sonuna kadar destekleyen, FETÖ ve diğer terör grupları için adalet isteyerek Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan'a her fırsatta hakaret edip diktatör diyen kişilerle ülkesini seven ve 15 Temmuz ihanetine karşı canını ortaya koyan kesimi anma programı kapsamında aynı kareye sokan büyükelçi düştüğü hatayla eleştirilerin odağında bulunuyor.

Zanımca sayın büyükelçi böyle bir durumu önceden kestiremedi. Ancak büyükelçinin önceki sosyal medya paylaşımlarında da inançsal hassasiyetlere yönelik alaycı paylaşımları insanların kendisine karşı olan endişelerini 15 Temmuz anma programının şekliyle daha da zirveye taşıdı.

Bir büyükelçi'nin sistematik bir şekilde toplumu kışkırtmasının yanlış olduğunu önemle ifade etmek istiyorum. Bu programın yapılış şekli buradaki elçiliğimize yakışmadığının da altını çizerek belirtmek istiyorum.

Davet usulü sonuna kadar yanlış olan bir programa insan en azından gazi vermiş aileleri davet ederdi. Bir büyükelçiliğin bundan haberinin olmaması elem verici bir durumdan başka bir şeyde olmadığı aşikardır. 
İsveç'te yaşayan ve 15 Temmuz gecesi gazi veren aileden kimsenin o programa davet edilmemesi de oldukça insanın kanına dokunuyor. 

Türkiye Cumhuriyeti'nin İsveç'teki en üst düzey temsilcisi olan Büyükelçi Ömer Kaya Türkmen'in "15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü" kapsamında organize ettiği ancak koktely kültürüyle davet usülü gerçekleştirdiği program İsveç'ki Türkiye aşığı toplumu derinden yaralamıştır. Programın millete açık bir şekilde yapılması gerekirken, davet usulü bir program gerçekleşti ve oldu bittiye getirilen programla dışarıda bırakılan millet derin üzüntü yaşarken, Büyükelçi sayın Türkmen'in sosyal medya paylaşımı ile yıkıldı.

İsveç'te yaşayan ses sanatçılarından biri tarafından programın yapıldığı gün "DANDİNİ DANDİNİ DASTANA, DANALAR GİRMİŞ BOSTANA, KOV BOSTANCI DANAYI YEMESİN LAHANAYI" paylaşımı yapması ve paylaşıma Büyükelçi sayın Türkmen'nin "HU HU DERVİŞLER ON FIRIN EKMEK YEMİŞLER 
DAHADA VARMI DEMİŞLER HU HU NİNNİ" diyerek yorum yapması mesajın politik amaç taşıdığı ve davette bulunanlara hakaret olarak algılandı. 

Olayın sosyal medyada büyük tepki görmesi üzerine, paylaşım yayından kaldırıldı.

Büyükelçi Ömer Kaya Türkmen tepkilere Büyükelçiliğin sosyal medya hesabından cevap vererek paylaşım amacının siyasi olmadığını belirterek aşağıda yer alan ifadelerde bulundu.

"Büyükelçi Kaya Türkmen’in sosyal medyada yer alan bazı paylaşımlara ilişkin açıklaması:


“15 Temmuz 2017 tarihinde bir vatandaşımızın sosyal medya üzerinden yapmış olduğu paylaşımın altına özel hesabımdan yapmış olduğum bir yorumun, bazı çevrelerce, 15 Temmuz darbe girişimin akim bırakılmasının birinci yıldönümü vesilesiyle Büyükelçiliğimizde düzenlenen anma töreni ile ilişkilendirilmeye çalışıldığını müşahede ettim. Bu yorumların gerçekle ilgisi yoktur.


250 vatandaşımızı şehit verdiğimiz ve 2000’den fazla vatandaşımızın yaralandığı bu menfur hadisenin, konuyla alakası olmayan bazı paylaşımlarla vatandaşlarımız arasında hassasiyet yaratılması amacıyla istismar edilmesinden derin üzüntü duydum.


Bu vesileyle, sözkonusu anma törenine ilişkin olarak vatandaşlarımızca dile getirilen öneri ve yorumların gelecekte düzenlenecek etkinlikler çerçevesinde değerlendirilmeye alınacağını bildirmek isterim.


Büyükelçi Kaya Türkmen”


Saygıdeğer İsveç Türk toplumununun dikkatine getirilir."


Peki Büyükelçi sayın Kaya Türkmen'nin bu açıklaması samimi karşılandı mı ya da vatandaşın sakinleşmesine yetti mi? Elbette hayır, zira sözlerinin yanlış anlaşıldığını söyleyen elçi kendi sosyal medya hesabını tepkilerden sonra komple erişime kapattı.

Büyükelçi bu skandal paylaşımları ilk kez yapmıyor. Ancak özüyle 15 Temmuz'un önemine bu denli alaycı davranıştan sonra diğerleri devede kulak bile olamaz.

Bence sayın Büyükelçinin eğer olay yanlış anlaşılmışsa biran önce durumu düzeltmek için adımlar atması ve toplumun hassasiyetleri noktasında endişeleri gidermesi gerekiyor. Aynı şekilde, sosyal medyada tepkilerini dile getiren insanların da sayın büyükelçinin temsili ve makamına karşı saygı sınırlarını asla aşmaması demokratik çizgiden eleştirileri ve taleplerini dile getirmeleri gerekiyor.