Bu yıl 1915 olaylarının 100. yıldönümü olması münasebetiyle yapılacak anma törenlerinin daha görkemli, sembolik olarak daha fazla anlam yüklü ve tabii ki siyasi açıdan bir zafer sayılabilecek nitelikte olması için yoğun çaba sarf edildi. 

Özellikle, İsveç'te Ermeni  ve Süryani lobisi, 24 Nisan 2015 günü Başkan Stefen Löven'in “soykırım” sözünü kullanması için uzun bir süredir hazırlıklar yapmaktaydı. Zira, ''sözde soykırım'' tasarısı 2010 yılında muhalefette olan Sosyal Demokrat Parti ile Yeşiller Partisi’nin ortak çabasıyla  İsveç meclisinde  kabul edilmişti. O iki parti şimdi iktidardaydı. 

İsveç hükümeti tarihi bir adım atarak Ermeni ve Süryani lobisini 1915 olaylarının 100. yıldönümünde, ters köşeye yatırdı. Hükümet, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddiaları ve Süryaniler hakkında 2010 yılında parlamentoda alınan kararın uygulanmasını rafa kaldırdığı, konuyla ilgili bağımsız bir kurulun araştırmasına göre hareket edeceği bildirildi.

Önce bu tarihi kararı İsveç basınından öğrendik. Bu durum bizim içinde çok şaşırtıcıydı. Sabah saat 08:00'de İsveç Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Erik Boman'ı aradık. Sayın Boman,  Başbakan Stefan Lövfen'in birkaç gün önce Dış İşlerine olayı havale ettiği sözlerini hatırlatarak, 1915'teki olayların bağımsız bir kurul tarafından araştırılmasından sonra çıkan sonuca göre hareket edileceğini belirtti.


İsveç hükümetinin 2010'da alınan parlamento kararını rafa kaldırma kararı, ülkedeki Ermeni ve Süryani lobileri arasında hayal kırıklığına neden olmuştu. İsveç Devlet Televizyonu SVT'ye konuşan İsveç Süryani Federasyonu Başkanı Afram Yakoub, Başbakan Stefan Löfven'in eylülde yapılan seçimlerden önce söz vermesine rağmen konu hakkındaki geri adımı ve 24 Nisan etkinliklerine katılmamasının kendilerini üzdüğünü belirtmişti. Yakoub, kararın rafa kaldırılmasının da kendilerinde çok büyük hayal kırıklığına neden olduğunu ifade etmişti.

Ermeni ve Süryani lobisi 2015 için maddi ve manevi öyle bir hazırlık yapmıştı ki, bu sene bütün dünyada ki ülke parlamentoları ''sözde soykrım'' tasarısını kabul edecek, Türkiye köşe sıkacak ve tazminat ödemeyi bile kabul edecekti. ''Evde ki hesap, çarşıya uymadığı'' gibi, ''elde ki bulgurdan da oldular.'' Zira, 2010 yılında İsveç meclisinde kabul ettirdikleri ''sözde soykırım'' tasarısı da askıya alındı. 

Bu konuda inisiyatif alarak devlet adamlığının gereğini yapan başbakan sayın Stefan Lövfen'i kutluyorum. Çünkü İsveç ekonomisi dışarıya oldukça bağımlı. Türkiye'de iş yapan ve orta doğu ülkelerine, Türkiye üzerinden açılan 150 İsveç şirketini düşünürsen bu kararın ne kadar isabetli olduğunu anlayabiliriz. Yakın zamanda da bir Suudi Arabistan vakıasını da hatırlarsak, 100 yıl önce yaşanmış trajedinin tarihçilere bırakılması gerektiğini daha iyi anlayabiliriz...