Türkiye’nin en büyük kripto para borsalarından biri olan Thodex’in sitesini kapatıp, CEO’sunun yurt dışına kaçması, yüzbinlerce mağdur yarattı. Thodex kurucusu ve CEO’su Faruk Fatih Özer’in önceki gün Twitter hesabı ve Thodex sitesi üzerinden, kaçmadığını ve geri dönüp mağduriyetleri gidereceğini açıklamasına rağmen yatırımcılar endişe içinde... MASAK tarafından hesaplarına el konulan ve işyerinde arama yapılan şirketin, 60’ın üzerinde çalışanı gözaltına alındı.

Dün de İstanbul Anadolu başsavcılığı, yurt dışına çıkan Özer hakkında ‘kırmızı bülten’ çıkarılması için harekete geçti. Interpol tarafından çıkarılan 'kırmızı bülten'in ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Özer'in yakalanması için Arnavutluk İçişleri Bakanı Bledar Cuci ile telefonda görüştü. Bakan Soylu, Thodex’le ilgili dün akşam saatlerinde yaptığı açıklamada, henüz krizin maliyetini bilmediklerini söyledi. “Günler geçtikçe bunun etkilerinin ne olduğunu hep beraber göreceğiz. Tabii bu olay duyulur duyulmaz gerekli hukuki ve ihtiyati tedbirler alındı” diyen Soylu, Thodex'in yöneticisi Faruk Fatih Özer’in bankalardaki 31 milyon lirasına el konulduğunu açıkladı. Sayıları 700 bin civarındaki Thodex mağdurları’nın gözü kulağı emniyetten ve şirketten gelecek haberlere çevrildi.

Biden endişe yarattı

Kripto paralardaki tek sorun bu da değil. Bir haftadır düzeltme trendine giren kripto paralara bir darbe de ABD Başkanı Joe Biden’dan geldi. Biden’ın sermaye kazançlarına yönelik vergi planının yarattığı endişe, kripto para piyasalarında satış dalgasına neden oldu. Bitcoin 50 bin doların altına gerilerken, Etherium’da değer kaybı yüzde 12’ye yaklaştı. Geçen hafta 64 bin dolardan 54 bin dolara kadar gerileyen Bitcoin, yüzde 10’un üzerinde düşüşünü sürdürdü. Analistlerin ‘piyasa düzeltmesi’ olarak tanımladığı düşüşler ile kripto para piyasalarının toplam hacmi 2 trilyon doların altına geriledi. Bitcoin’in piyasa hacmi ise 1 trilyon doların aşağısına indi.

Düşüşler geçici mi?

Kripto paraların gerçek yatırımcıları, bu düşüşlerin geçici olduğu görüşünde birleşiyorlar. Bütün yaşanan krizlere rağmen uzmanlar, kripto paralar geleceğin ödeme araçları olarak öne çıkacağı konusunda hemfikir. Bitcoin başta olmak üzere kripto paraların yatırım aracı mı, yoksa para mı olduğu konusunda tartışmalar sürüyor. Ancak uzmanların ortak görüşü acilen regülasyonlar getirilmesi yönünde.

Her şey 2009’da başladı

2009 yılında Bitcoin ağının başlatılmasıyla mevcut para sistemine bir alternatif olarak hayatımıza giren kripto para birimleri, gün geçtikçe hem kişisel hem de kurumsal olarak ilgi çekmeye devam ediyor. Satoshi Nakamoto takma isimli kişi veya kişiler tarafından piyasaya sürülen Bitcoin, merkeziyetsiz yapısı, kullanıcılarına sunduğu anonimlik ve sınırlı rezerviyle dikkat çekiyor. Bitcoin’in doğuşundan itibaren çeşitli yollarla piyasaya sürülen ve altcoin olarak adlandırılan diğer kripto para birimleri de çeşitli yatırımcıların ilgi odağında. Kripto paraların anonimlik ve merkeziyetsizlik gibi karakteristikleri, geleneksel para piyasasına meydan okusa da yine bu özellikler kara para aklama ve terör finansmanı gibi küresel riskler teşkil ediyor.

Kontrolsüz ve merkeziyetsiz bir yapıya sahip blok zincir üzerine kurulu olan bu teknoloji, henüz hükümetler tarafından bir tanıma sahip olmasa da aralarında Türkiye’nin de bulunduğu çeşitli ülkelerde bir yatırım ve değer saklama aracı olarak dikkat çekiyor. Blok zincir, Bitcoin’in altında yatan teknoloji olarak bilinse de şeff af ve değiştirilemez işlem bloklarından oluşan yapısıyla seyahat, emlak, sosyal medya, eğitim, tedarik zincirleri, fon toplama ve finans gibi çeşitli sektörde kullanılıyor. Başta Bitcoin olmak üzere kripto para birimleri ise bankalar gibi üçüncü tarafl arı ortadan kaldırıyor.

Finansal otoriteler fikir ayrılığında

Kripto paralar her geçen gün daha fazla rağbet görürken, finansal otoriteler ise bu konuda fikir ayrılığında. Bazı ülkeler kripto para birimlerini belirli düzenlemeler altında tanıyor, bazılarıysa yasaklıyor. Türkiye Merkez Bankası tarafından 16 Nisan’da yayımlanan yönetmelik ise kripto para birimlerinin ödemelerde kullanılmasını yasaklarken, bu hamlenin pek sık ele alınmayan başka bir tarafı da var: Merkez Bankası, bu düzenlemeyle bir bakıma kripto para birimlerini finansal bir araç olarak tanımış oluyor.

2021 rekorlar yılı oluyor

Pandeminin hayatın akışını önemli ölçüde etkilemeye başladığı Mart 2020’de kripto para birimleri uzun bir süredir içinde bulunduğu ayı piyasasından toparlanmaya başladı. Mart 2020’de 6 bin dolar düzeylerinde seyreden Bitcoin, yeni yıla ocak ayının ilk günlerinde 30 bin dolarlık yeni rekoruyla başladı. Bitcoin’deki bu hareketlenme, bireysel yatırımcıların pandemi sebebiyle darbe alan hisse senedi piyasalarına alternatif ihtiyacıyla ortaya çıktı. Bireysel yatırımcıların söz konusu ilgisi ve Bitcoin’deki hareketlenmeye paralel kripto para birimlerine yönelik kurumsal adaptasyondaki artışla Bitcoin bir ay sonra 6 Şubat’ta 40 bin dolarla ikinci tarihini rekorunu kırdı. Mastercard, Visa ve PayPal gibi şirketlerin platformlarına kripto para seçeneğini eklemeleri ve Tesla’nın 1 milyar dolar değerinde Bitcoin satın alması da Bitcoin’in son zirvesini görmesini sağladı: 1 trilyon doların üzerindeki toplam piyasa hacmiyle Bitcoin, 14 Nisan’da 64 bin 863 dolarla son tarihi rekorunu kırdı.

En büyük destekçiler Y nesli

ABD’li analiz ve araştırma şirketi Harris Poll’un 2019’da gerçekleştirdiği bir araştırma, Bitcoin’e en çok 18-34 yaş aralığının ilgi gösterdiğini ortaya koyuyor. 2017 ve 2019 yıllarını karşılaştıran ankete göre, bilinilirliği her yaş grubunda benzerlik gösterse de 18-34 yaş aralığındaki katılımcıların yüzde 59’u Bitcoin’i olumlu bir finansal yenilik olarak değerlendiriyor. 65 yaş üstü katılımcıların ise yalnızca yüzde 24’ü bu sava katılıyor. Y nesli katılımcılarının yüzde 20’si Bitcoin sahibiyken, yaşlı nüfusun ise yalnızca yüzde 2’sinin Bitcoin yatırımı bulunuyor. Öte yandan, genç nüfusun diğer yatırım araçlarına göre Bitcoin’i tercih etmesi ise araştırmanın en çok öne çıkan tarafı. 18-24 yaş aralığındaki katılımcıların yüzde 30’u devlet tahvilleri, yüzde 27’si hisse senetleri, yüzde 24’ü gayrimenkul ve yüzde 22’si ise altın yerine Bitcoin’i tercih ediyor.

Kripto parada en popüler ülke ABD

Bitcoin’in ortaya çıkışından bu yana en hızlı adaptasyon gösteren ülke olan ABD’de, vatandaşların yüzde 55’ten fazlası Bitcoin sahibi. Dijital varlık yönetimi şirketi Greyscale Investments’ın düzenlediği ankete göre, 2020 yılında ABD’de Bitcoin yatırımı olan kişi sayısı bir önceki yıla göre yüzde 19 puan artışla 21 milyondan 32 milyona ulaştı. Söz konusu yatırımcıların yüzde 38’i yılın son dört ayında, yüzde 26’sı yılın ilk beş/altı ayında ve yüzde 19’u da bir yıl önce Bitcoin satın aldığını belirtiyor. Yatırımcıların yüzde 63’ünün COVID- 19’un olumsuz etkilerinin ardından Bitcoin yatırımı yapmaya karar verdiğini söylemesi de pandeminin etkisini göstermeye başladığı Mart 2020’de finansal piyasalarda görülen sert düşüşten ilk toparlanan piyasanın kripto para birimleri olduğunu kanıtlıyor. Öte yandan, Fidelity Investments’ın yaptığı bir başka anket de ABD’deki kurumsal yatırımcıların yüzde 74’ünün kripto para birimleriyle ilgilendiğini ortaya koyuyor. Bitcoin, ABD Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu (CTFC) tarafından emtia olarak sınıfl andırılıyor ve İç Gelir İdaresi (IRS) ise Bitcoin’i bir mülkiyet olarak görüyor ve buna göre vergilendiriyor.

Türkiye kripto para kullanımında dördüncü sırada

Statista’nın 74 ülkede kripto para birimleri adaptasyonuna yönelik gerçekleştirdiği anket de kripto para trendinin devam ettiğini ortaya koyuyor. Ankete göre 2020 yılında kripto para kullanımının en yüksek olduğu ülke yüzde 32 ile Nijerya olurken, Nijerya’yı yüzde 21 ile Vietnam ve yüzde 20 ile Filipinler takip etti. Türkiye ise 1 milyonu aşkın kripto para kullanıcısı ve yüzde 16’lık kripto para kullanımıyla listenin dördüncü sırasında yer alırken, Türkiye’yi yüzde 16 ile Peru, yüzde 11 ile İsviçre, yüzde 7 ile Çin, yüzde 6 ile ABD, yüzde 5 ile Almanya ve yüzde 4 ile Japonya izliyor.

Bitcoin ve altın rekabeti artıyor

Kripto para birimleri kullanımı otoritelerin uyarılarına rağmen devam ederken, kripto para birimlerinin belirleyicisi konumundaki Bitcoin’in bir para biriminden ziyade yatırım aracı olarak daha faydalı olduğu popüler görüşler arasında. Uzmanlara göre iki varlık da geleneksel para birimlerinin enfl asyon risklerine karşılık yatırımcıların portföylerini çeşitlendirebileceği araçlar olarak öne çıkıyor. Fakat bu benzetme kripto para birimleri piyasalarındaki son boğa piyasasından kaynaklanıyor. Bitcoin şimdiye kadar kısa sürede kâr etmek isteyenler için riskli ve spekülatif bir varlık olarak yorumlanırken, altın ise tarihi boyunca güvenli liman varlık olarak değerlendirildi. Bitcoin’in Aralık 2018’de 20 bin dolar rekorunu kırmasının ardından kripto para birimlerini spekülatif yatırım araçları olarak değerlendiren JP Morgan yetkilileri, şimdiyse Bitcoin’in 130 bin dolara kadar yükselebileceği yorumlarını yapıyor.

Uzmanlar ise altın ve Bitcoin konusunda bölünmüş durumda:

>> Merril Lynch New York ve Kanada eski Baş Ekonomisti David Rosenberg: Ben oyumu altından yana kullanıyorum çünkü binlerce yıldır değer saklama aracı olarak kullanılıyor, Bitcoin’in sahip olduğu volatilitenin beşte birine sahip ve Bitcoin’in karşılaştığı aynı rekabet riskine sahip değil. Kraliçe Elizabeth’in altın yerine kripto para seçtiği gün benim de fikrimi değiştireceğim gün olacak.

>> Aberdeen Standard Investments Yatırım Stratejisi Direktörü Robert Minter: Hem kripto paralar hem de altının güçlü bir yatırımcı tabanı olsa da ortada büyük farklılıklar mevcut. Altının küresel paranın temel bir yapı taşı olduğu gerçeği 5 bin yıllık bir tarihe dayanırken, Bitcoin 10 yaşında ve yalnızca bir para rejiminde yer alıyor. Bitcoin fiyatının standart deviasyonu yüzde 75 düzeyinde ve bu da Bitcoin’i berbat bir değer saklama aracı yapıyor.

>> Pomp Investments ve Morgan Creek Digital Investments Yetkilisi Anthony Pompliano: Bitcoin bir değer saklama aracı olarak altının yüzde 100 daha gelişmiş bir hali. Dünya da bunun farkına vardı ve dijital paralarla yeniden fiyatlandırma yapmaya başladı. Bitcoin son aylarda yüzde 100’ün üzerinde büyüme gösterse de gelecek yıllarda dolar karşısında büyümeye devam etmesi oldukça olası. Bitcoin piyasa hacminin 2030 yılına kadar altını geçeceğine inanıyorum.

>> Wedbush Securities Hisse Senedi Piyasaları Araştırmaları Analisti Daniel Ives: Bitcoin’in gelecekte yaygın olarak kullanılan bir varlık sınıfı olacağına inanıyoruz. Altının gözle görülür bir değeri ve güvenliği olsa da Bitcoin gelecek on yılda mevcut gidişatını korursa oldukça göz kamaştırıcı.

Dünyadan örnekler, yatırımcılar için kara tablo çiziyor

Thodex krizinde savcılık gizlilik kararı aldı. Şirketteki kripto paralara ne olduğu henüz bilinmiyor. Ancak dünyadaki örnekler maalesef bu tip durumlarda yatırımcının parasını geri alamadığını gösteriyor. Japonya merkezli MTGOX, 2014 yılında 850 bin adet Bitcoin’i çaldırdığını açıklayıp ifl asını istemişti. Yatırımcıların 400 milyon doları kaybolmuştu. Hong Kong merkezli Mycoin, Güney Afrika merkezli MTI, Güney Kore merkezli CoinUp gibi platformlar ise yatırımcılara piyasanın üzerinde getiri vadetmişlerdi. Ancak hepsi de sözlerini tutamayıp iflas ettiler. Yatırımcıların 1 milyar doların üzerin paraları geri ödenmedi.

TCMB yönetmelikle kripto paraları tanıdı

Türkiye’de şu ana kadar kripto paralar gri bir alanda faaliyet gösteriyordu fakat Merkez Bankası’nın Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmeliği’nin 16 Nisan’da Resmi Gazete’de yayınlanmasıyla bu dönem sona erdi. Bu yönetmelikle Merkez Bankası kripto para birimlerinin alım satımlarına dair bir düzenleme getirmezken, bu birimlerin ödemelerde kullanılmasını yasakladı. Fakat gözden kaçan bir diğer nokta da Merkez Bankası’nın bu kararla kripto para birimlerini tanıması oldu. 30 Nisan’da yürürlüğe girecek olan yönetmelikte kripto varlıklar, “Dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak sanal olarak oluşturulup dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan, ancak itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilmeyen gayri maddi varlıkları ifade eder” olarak tanımlandı. Kripto varlıkların herhangi bir düzenleme ve denetim mekanizmasına tabi olmaması, merkezi bir otoriteye sahip olmaması, piyasa değerlerinin volatil olması, anonim yapıları sebebiyle yasadışı faaliyetlerde kullanılabilmesi, cüzdanların çalınabilmesi ve işlemlerin geri dönülemez nitelikte olması gibi nedenlerle ödemelerde yasaklandığı vurgulandı. “Bu varlıkların ödemelerde kullanılmasının, yukarıda bahsedilen sebeplerle işlemin tarafl arı açısından telafisi mümkün olmayan mağduriyetler yaratma ihtimali bulunduğu ve bu alanda mevcutta kullanılan yöntem ve araçlara karşı güven zafiyeti meydana getirebilecek unsurlar içerdiği değerlendirilmektedir” denilen Merkez Bankası açıklamasında ayrıca şu ifadeler yer aldı: “Ödeme hizmeti sağlayıcıları, ödeme hizmetlerinin sunulmasında ve elektronik para ihracında kripto varlıkların doğrudan veya dolaylı olarak kullanılacağı bir şekilde iş modelleri geliştiremez, bu tür iş modellerine ilişkin herhangi bir hizmet sunamaz. Ödeme ve elektronik para kuruluşları, kripto varlıklara ilişkin alım satım, saklama, transfer veya ihraç hizmeti sunan platformlara veya bu platformlardan yapılacak fon aktarımlarına aracılık edemez.”

Küresel resmi bir tanım yok

Bitcoin’in para mı yoksa yatırım aracı mı olduğu yönündeki tartışmalar devam ederken, henüz küresel olarak resmi bir tanıma sahip olmayan kripto para birimleri konusunda merkez bankası otoriteleri bir konuda hemfikir: kripto paralar aslında para değil. Aralarında ABD, Avrupa Birliği ve Çin’in bulunduğu merkez bankaları yetkilileri ayrıca kripto para birimlerinin düzenleme olmadan mevcut spekülasyon risklerinin devam edeceğini düşünüyor. ABD Merkez Bankası (Fed) Jerome Powell, geçen aylarda bugüne kadar dijital para birimlerinin, “iyi birer değer deposu” olamadıklarını vurguladı ve bu birimlere ilişkin düzenlemelerin henüz olması gerektiği düzeylerde olmadığına dikkat çekti. Powell, Bitcoin gibi diğer gelişmekte olan özel sektör para birimleri tarafından motive edilmediğini söyledi. Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde kripto para birimlerinin “komik bir şey” olduğunu söyleyerek, Bitcoin’in suç işlemeyi kolaylaştıran bir rol oynadığını söyledi. Öte yandan Çin Merkez Bankası (PBoC) ise kripto paraların bir para birimi statüsünde değil, bir alternatif yatırım aracı statüsünde olduğunu ve dolayısıyla bu şekilde değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Kripto varlıkları hangi ülkeler tanıyor, hangileri yasaklıyor?

Bitcoin ve kripto para birimlerinin görece kabul edilebilir olduğu ülkeler arasında; kripto para birimi işletmelerinin yasal olarak faaliyet göstermesine izin veren ancak Bitcoin’i yasal bir para olarak tanımayan İngiltere, ödemelerde Bitcoin kabul eden 25 bin işletme ve kripto paradan kripto paraya işlemlere vergi uygulamayan Fransa, Bitcoin’i bir ödeme aracı olarak tanıyan Almanya, kripto para birimlerinin regülasyonunu yasalaştıran Güney Kore ve Bitcoin’i bir değiş tokuş aracı olarak kabul eden ve sektörü dünyada ilk regüle eden Malta gibi ülkeler yer alıyor. Öte yandan, Çin ve Hindistan gibi ülkeler ise Bitcoin başta olmak üzere kripto para birimlerinin mevcut geleneksel finans sistemine zarar verdiği ve yasal olmayan işlemlere ön ayak olduğu gerekçesiyle sektöre yıllar içinde çeşitli yasaklar uyguladı.

Bitpanda Türkiye Ve Mena Yönetici Direktörü Elbruz Yılmaz: Düzenlemeler, teknolojilerin gelişimine ayak uydurabilecek hızda ve esneklikte olmalı

Bitpanda Türkiye ve MENA Yönetici Direktörü Elbruz Yılmaz, kripto para ile ödemeyi yasaklayan karar sonrasında konuyla ilgili yaptığı açıklamada; Türkiye’nin dünyanın en canlı kripto para piyasalarından biri olduğunu vurgulayarak Türkiye’de kripto para sektörüne yönelik düzenleme merakla beklenirken, Merkez Bankası’nın yayımladığı yönetmeliğin sürpriz olmadığını ifade etmişti. Ödeme Hizmetleri Kanunu veya bu yönetmelik kapsamında, genel olarak kripto varlık alımsatımına aracılık eden platformlara ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadığını, bu kapsamda, bu tür platformların kripto varlık alım-satımına aracılık etmesinin yasaklanmadığını hatırlatan Yılmaz, şu ifadelere yer verdi: “Yasal bir çerçeve oluşturmak, Türkiye’nin dünya genelindeki öncü konumunu güçlendirip, müşterilerin bu varlık sınıfına yatırım yapması için daha güvenli bir ortam oluşturacaktır. Bitpanda olarak, her türlü düzenleyici çerçevenin, devletlerin yenilikçi finans teknolojisi şirketlerine yol açma konusundaki kararlılık ve ilgisinin göstergesi olduğunu düşünüyoruz. Düzenlemelerin de teknolojilerin gelişimine ayak uydurabilecek hızda ve esneklikte geliştirilmeleri gerekiyor, bu durum özellikle Blockchain / Kripto Para Birimleri gibi yeni teknolojiler için daha da geçerli.”

Türkiye’nin, dünyanın en gelişmiş bankacılık ve finans teknolojileri ekosistemlerinden birine sahip olduğunu ifade eden Yılmaz, “Kripto varlık sektörünün Türkiye finans teknolojileri ekosisteminin en önemli etkenlerinden biri olduğunu düşünüyoruz. Beklentilerimiz ve düzenleyici kurumlarla yaptığımız görüşmeler, Türkiye’de kripto varlık sektörünün gelişimini destekleyecek bir dizi kapsamlı yönetmelik üzerinde çalışmaların devam ettiğini gösteriyor. Bu yönetmeliklerin ne zaman ve nasıl ilan edileceğini görmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi.

AB Grup YK Başkanı Muhsin Bayrak: Piyasanın önü açılacak

Önümüzdeki günlerde kendi grubuna ait Kripto Varlığı’nın (ABGCoin) lansmanına hazırlanan AB Grup Holding Yönetim Kurulu Başkanı Muhsin Bayrak da geçtiğimiz günlerde konuyla ilgili bir açıklama yaparak; “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın almış olduğu karar ve 30 Nisan’da yürürlüğe girecek olan yönetmelik, henüz regülasyonu tam olarak netleşmeyen kripto varlık piyasasının önünü açacaktır” ifadelerine yer vermişti. “Asıl önemli olan devletin üst seviyede ilk defa Kripto Varlık terimini kullanması. Bence bu çok mühim bir gelişme” diyen ABStocks Kripto Borsası yatırımcısı Bayrak, Yönetmeliğin sadece TCMB’nin lisans verme yetkisindeki fintech kuruluşları ve bankaları kapsadığının altını çizen Bayrak şu açıklamada bulundu: “Zannedildiği gibi kripto paranın yasaklanması, borsalarda alım satımının artık yapılamayacak olması ve/ veya kripto ile mal veya hizmet alınmayacak olması gibi bir durum şu an için söz konusu değil. Ayrıca yönetmelik gereğince artık tamamen bankalar nezdinde yapılacak olan kripto borsalarındaki alım ve satım işlemlerinde kayıt dışı ekonominin önüne geçilerek, kripto varlık sektörü ülkemizde daha temiz bir hale getirilecektir. Biz bunu aylardır ifade ediyoruz ve tam da düşündüğümüz gibi gerçekleşti” dedi.

Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi İsmail Hakkı Polat: Önümüzdeki dönemde kripto varlıklara her alanda yönetmelik gelecek

Kripto paralar geleneksel finans sistemini yerle bir edebilecek mi, altın gibi önemli bir yatırım aracı olabilecek mi yoksa yakın geçmişin başka bir balonu olarak tarihe mi geçecek? Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi İsmail Hakkı Polat’a göre bütün bu soruların cevabı, kripto para birimlerinin otoriteler tarafından nasıl tanımlanacağına bağlı olsa da Polat, kripto varlıklara yönelik düzenlemelerin Merkez Bankası yönetmeliğiyle sınırlı kalmayacağı görüşünde.

“Bu yeni yönetmeliğin aslında öncelikle bir başlangıç olduğunu söylemek lazım. Tek başına aslında sadece ve sadece Merkez Bankası’nın Türk lirasının istikrarını koruma yönünde kripto paralarla ilgili yaptığı bir tanımlama ve bunların Türk lirası karşısındaki konumunu belirlemeye çalışan bir yönetmelik. Bu aslında yasa değil yönetmelik, bunu ortaya koymak lazım” diyen Polat, kripto paraların hayatımıza girişinin bir para, varlık, emtia veya bunların tüm özelliklerini gösteren finansal araçlar olarak önemli olduğunu belirtiyor. Polat, “Bunlar sadece Merkez Bankası’na değil Sermaye Piyasası Kurulu’nu (SPK), Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu’nu (BDDK) ve aslında varlık piyasalarını etkileyen bir durum. Dolayısıyla burada Merkez Bankası’nın yaptığı şey, sadece bu olayı kendi tarafından tanımlamak ve kendi sınırını çizmeye çalışmaktır” diyerek Merkez Bankası’nın bu yönetmelikle kripto varlıkları tanıdığına değiniyor. Fakat bu yönetmeliğin tek başına yeterli olmadığını belirten Polat, şu yorumu yapıyor: “Önümüzdeki dönemde Hazine ve Maliye Bakanlığı başta olmak üzere bunun koordinasyonunda yine Merkez Bankası’nın, SPK’nın, BDDK’nın ve kamu kuruluşları artı sivil toplum kuruluşları, hatta Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’nın katılımıyla aslında başta Bitcoin olmak üzere hayatımızı etkileyen kripto varlıklara yönelik her alanda düzenlemeler gelecek.”

“Bazı cümleler çok sert ve düzeltilmeye muhtaç”

Merkez Bankası’nın bu yönetmelikle “sert ve uyarıcı bir adım” attığını belirten Polat, Türkiye’de kripto para faaliyetlerinin alabildiğine serbest bir ortamda yapıldığı için böylesine sert bir düzenleme açıklandığını ve sert olduğu için de yasaklama gibi göründüğünü vurguluyor. Kripto varlıkların ödemelerde kullanımının yasaklanmasının yanında Polat’a göre diğer ifadeler de oldukça vurucu. “Metindeki özellikle bazı cümlelerin yine de çok sert ve düzeltilmeye muhtaç olduğunu düşünüyorum” diyen Polat, şöyle devam ediyor: “Mesela ödemeyle ilgili ‘doğrudan veya dolaylı olarak kullanılamaz iş modeli dahi geliştirilmez’ diye bir cümle var. Şimdi bu öyle bir şey ki bakıldığı zaman sanki bu konuda finansal teknoloji olarak yapılması gereken bütün iş modellerinin ve inovasyonların önüne geçen bir cümle. Bence kastedilen bu değil. Asıl maksat daha farklı ama ifade ediliş şekli ve cümle yapısı olarak çok sert. Bu yüzden de bunlar yetkili kurumlar tarafından ele alınmalı ve konsolide edilmeli. Girişimcilerin bu ekosistemde yine yer alabilmeleri, inovasyonlarını yapabilmeleri, buralardan da istihdam çıkması ve Türkiye’nin özellikle finans teknolojilerinde ilerleyebilmesi için yeni cümlelere ihtiyaç var. Aksi takdirde sadece bu cümleyle Türkiye’deki bir takım girişimci ve insan kaynağı olarak çalışabilecek beyin gücünün rekabet nedeniyle yurtdışına kayacağını düşünüyorum. İnsanlar Türkiye’de yaşasa bile mevcut inovasyonlarını burada gerçekleştiremeyeceklerini düşündükleri zaman Türkiye’de değil yurtdışında çalışmaya başlar. Ya da Türkiye’de yaşamalarına rağmen yurtdışına hizmet eder ve oraya vergi öder hale gelirlerse, işte o zaman biz asıl kaybı yaşarız. Bu yüzden de buna inovatif ve yaratıcı çözümler bulunmak zorunda.”

MASAK zaman zaman platformlardan bilgi istiyor

Merkez Bankası’nın yönetmeliği öncesi Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Mali Suçlar Araştırma Kurulu (MASAK) bazı kripto varlık alım satım platformlarından çeşitli bilgiler talep etmiş ve bu da piyasaya yönelik sıkı düzenlemelerin gelebileceğine işaret etmişti. Fakat Polat, MASAK konusunun rutin bir eylem olduğunu söylüyor. Polat, “MASAK bütün kripto para alım satım platformlarından bilgi istemedi çünkü MASAK zaten kripto para platformlarından suç teşkil edebilecek veya kara para aklamaya veya terör finansmanı neden olabilecek durumlarla ilgili zaten zaman zaman bilgi istiyor. Ama şu anda gelen gelişmeler aslında bu konuda bazı eksik gördüğü kripto para platformlarından belli bir standarda yönelik düzenleme istemesidir. Bu da belirli bilgileri belirli formatlarda ve belirli kapsamda verme ihtiyacı anlamına geliyor. Böylece MASAK bütün bunlar konusunda eksikliklerini tamamlıyor” yorumunu yapıyor. Polat, bunun sebebinin G20 kapsamındaki Mali Eylem Görev Gücü’nün bu konuda dünyadaki küresel kara para aklama ve terör finansmanına ilişkin G20 ülkelerinin uymaları gereken standartlar ve çerçevelerle ilgili olduğunu söylüyor. Dünya genelinde özellikle gizlilik odaklı kripto paralar üzerinden bu trendin yaygınlaştığını belirten Polat, “Bunun önüne geçilmesi lazım çünkü kripto paraların kullanıcı tabanı büyüyor, ama bu ne vergiyle ne de düzenlemelerle ilgili bir şey. Bunu tamamen kara para aklama ve terör finansmanı engellemeye yönelik düşünmek gerek. Düzenleme ve vergilendirme bundan çok daha sonra gelebilecek bir şey. Çünkü önce kripto paranın ne olduğunun sadece Merkez Bankası tarafından değil, Sermaye Piyasaları, Hazine ve Maliye Bakanlığı yani devletin bütün organları nezdinde kripto paraların nasıl tanımlandığına ilişkin bir konsolide tanım gerekiyor. Çünkü bu sadece Merkez Bankası’nın yayınladığı yönetmelik üzerinden olacak bir şey değil” diyor.

Kripto paralara yönelik yeni tanımlar bekliyorum Sözleşmelerde eğer kripto para sözleşmesi yapılmayacaksa ödeme olmadığı için bu kimi çevrelere göre sözleşme özgürlüğüne aykırı bir durum oluşabileceğinin örneğini veren Polat, bunun Merkez Bankası tarafından değil, SPK veya Ticaret Kanunu üzerinden tanımlanması gerektiğinin altını çiziyor. Polat, şöyle devam ediyor: “O tanım eksik bırakıldığı zaman yasada çelişkiler çıkacak ya da daha doğrusu yönetmelikle yasalar arasında uyuşmazlıklar olacak. Bu açıdan önümüzdeki dönemde ben SPK, BDDK ve Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından kripto paralara yönelik tanımlar bekliyorum. Belki de kripto para değil kripto varlık gibi bir yeni bir kavram da ortaya atılabilir. Tabi bir de bu sürecin gerek kamu gerek özel kuruluşlar olmak üzere toplumdan görüşler alınarak ilerlenmesi ve daha konsensüsle yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum.” Yatırımcıları küresel gelişmeler daha fazla etkiliyor Merkez Bankası’nın yönetmeliği açıklamasının ardından yatırımcıların doğal olarak endişelenmeye başladığını belirten Polat’a göre kripto paralar her ne kadar küresel olarak alınıp satılsa da Türkiye’deki bu yönetmelik bir yasak olarak sunuldu. “Bence hak ettiğinden çok daha sert bir tonda verildi uluslararası medyada, bu kapsamda da kripto para yatırımcılarını ürküten bir nitelikte oldu” diyen Polat, Türkiye’deki düzenlemelerin elbette önemli olduğunu fakat kripto para yatırımcılarının küresel gelişmelere odaklandığını vurguluyor. Polat, “Küresel gelişmeler içinde tabi bunun da belli bir etkisi var. Mesela ABD’deki düzenlemeler daha etkili olacaktır” yorumunu yapıyor. Öte yandan Çin’deki, ABD’deki, Türkiye’deki ve Hindistan’daki hem hazine maliye bakanlıkları hem de merkez bankaları yetkililerinin konuşmalarının benzer tonda olduğunu ve cümlelerin paralellik gösterdiğini belirtiyor.

Devletler adil, şeffaf ve kapsayıcı düzenlemeler açıklamalı

Polat şöyle devam ediyor: “Önümüzdeki dönemde düzenlemeler çıktıkça bunlar tabi yatırımcıları korkutacak ve ürkütecek fakat daha sonra uzun vadede yine kripto paraların gerçek tanımları ortaya çıktığı zaman kripto paralar dünyanın finans sistemini ne kadar etkilerse o kadar yer bulacak veya düzenlemelerde kısıtlanmaya çalışılacak. Tabi bu durumda da eğer çok yasakçı düzenlemeler gelirse devletlerin oradaki birtakım inovasyonları veya kazançları refah ve inovatif teknoloji olarak kendi toplumlarına yansıtmaları gerekiyor. Bunu yapamadıkları takdirde yine kripto paralara veya varlıklara etkisi olacaktır çünkü teknolojik olarak bu engellenemediği sürece mutlaka bypass mekanizmaları bulunacaktır. Benim burada son önerim devletlerin bu alandaki inovasyonlardan faydalanarak kendi sistemlerinde de oradaki eleştiriler doğrultusunda daha adil, şeffaf ve toplumu kapsayıcı düzenlemelere gitmeleri.”

Kripto paralara düzenleme geliyor

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem ülkemizde yaşanan Thodex krizine ilişkin; kripto para piyasasına düzenlemenin en kısa sürede getirileceğini söyledi. Ertem “Merkez Bankası’nın yaptığı ön düzenlemenin arkası gelecek. Kripto para borsalarının belli denetim ve güvence vermeye yönelik olması gerekiyor. Platformlarla ilgili düzenleme yapılması lazım. Merkez Bankası, para yerine kullanılmasını yasakladı. Aracı kurumlardan para transferinin önüne geçti. Son olay da ortaya çıkarıyor ki, bunların sermaye yeterlilikleri, lisanslamaları olması lazım. Bu konuda ilgili kurumlarımız MASAK, SPK, Merkez Bankası gibi bunun üzerinde çalışıyorlar. Reform programımızda da var. Çalışmalar bittiğinde bunun hukuki bir üst yapısı olmuş olacak” dedi.

Thodex dolandırıcılığına ilişkin açıklamalarda da bulunan Ertem, yatırımcıların cüzdanlarına erişmesi için şifrelerinin olması gerektiğini ancak bu şifrelerin kripto para borsası nezdinde tutulması halinde mağdurların paralarına erişemeyeceğini belirtti. Ertem: “Paraların geri alınabilmesi iktisatçı ve hukukçuların hesaplayacağı bir şey. Yatırılan paraların devlet güvencesi yok. Şifreler yatıranların elindeyse, cüzdanlarına ulaşmaları konusunda sorun yaşamazlar. Şifreler kripto paracıların elindeyse yatırımları konusunda endişe etmeleri gerekir diye düşünüyorum” dedi.

Editör: İsveç Gündemi