Rusya-Ukrayna savaşının etkisinin giderek daha görünür hale gelmesiyle 3 Baltık ülkesinde enflasyon yüzde 22'nin üzerine çıktı.

Avro Bölgesi'nde, yıllık enflasyon eylülde yüzde 9,1’den 10’a yükselerek avronun piyasaya sürülmesinden bu yana ilk kez çift haneleri gördü.

Asya'nın yeni "milyarderler başkenti" Mumbai oldu Asya'nın yeni "milyarderler başkenti" Mumbai oldu

Avrupa Birliği (AB) uyumlu yıllık enflasyon, eylül ayında Almanya'da yüzde 10,9, İtalya'da 9,5, İspanya'da 9,3, Belçika'da 12, Yunanistan'da 12,1, Avusturya'da 11, Slovenya'da 10,6, Slovakya'da 13,6, Hollanda'da 17,1, Letonya'da 22,4, Litvanya'da 22,5 ve Estonya'da yüzde 24,2 seviyesinde ölçüldü.

İtalya’da eylülde yıllık enflasyon yüzde 9,5 olurken, Fransa'da ise yüzde 6,2 ile en düşük oran şeklinde tespit edildi.

Avrupa Merkez Bankası (ECB), yüzde 2 enflasyon oranıyla Avro Bölgesi'nde orta vadeli istikrarlı fiyatlar hedeflerken, keskin bir şekilde artan enerji fiyatları ve arz darboğazlarının aylardır enflasyonu yukarı yönlü baskılaması dikkati çekiyor.

Enflasyon, 2021'in ortalarından bu yana ECB’nin yüzde 2 hedefinden uzaklaşmaya devam etti. Bu da ECB üzerinde faiz artırımlarına devam etmesi için baskıyı artırıyor.

ECB Yönetim Konseyi, 8 Eylül'deki toplantısında bankanın üç temel politika faizini 75 baz puan artırdı. Böylece, banka 1999’da Avrupa Ortak Para Birimi'nin kullanılmasından bu yana en yüksek faiz artışına gitmiş oldu.

ECB yetkilileri, enflasyonda risklerin yukarı yönlü olduğunu ve talebi düşürmek için faiz oranlarında artışın gelecek toplantılarda devam edeceği mesajını verdi.

Enerji ve gıda

Avro Bölgesi'nde eylül ayındaki enflasyonun ana bileşenlerine bakıldığında, en yüksek yıllık enflasyon yüzde 40,8 ile enerjide gerçekleşti. Ağustos ayındaki enerjideki artış yüzde 38,6 idi.

Önemli ölçüde yüksek enflasyon oranları, AB’de daha önce bu seviyeleri görmeyen nüfus için sıkıntılara neden oluyor. Enerji ve gıda fiyatlarındaki keskin artış enflasyonu yukarı yönlü baskılarken savaş da bu eğilimi artırdı. Enerjiden gıdaya son dönemde hızlanan fiyat artışları, birçok ülkede tüketicilerin yaşam maliyetini kayda değer oranda artırdı.

Avrupa, Rusya-Ukrayna savaşının ardından Moskova'nın Kuzey Akım 1 doğal gaz boru hattı üzerinden gaz akışını durdurma kararının tetiklediği sarmal bir enerji kriziyle karşı karşıya.

Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin endişeler enerji kaynakları üzerinde baskı oluşturmaya devam ederken, Avrupa Birliği de bu kış sanayinin çarklarının dönmesi, ışıkların açık ve evlerin sıcak kalmasını sağlamak için çabalıyor.

Ekonomistlere göre, Avro Bölgesi ekonomisi, enerji krizi nedeniyle gelecek aylar için bazı zorluklarla yüz yüze. Enerjideki yüksek fiyatlar, tüketicilerin satın alma gücünün düşmesine ve üretimi birçok şirket için karsız hale getirmeye neden oluyor.

Uzmanlar, elektrik ve gaz fiyatları hanelere kademeli olarak yansıtıldığı için, gelecek aylarda enerji maliyetinin de enflasyon oranını artırmaya devam etmesini bekliyor.

Avrupa ülkeleri, yüksek enerji fiyatlarının halkı fazla etkilememesi adına çok farklı şekilde mücadele içerisinde. Örneğin Fransa, gaz fiyatlarını Ekim 2021 seviyelerinde dondurulurken, Almanya'da gaz fiyatlarına üst sınır planlanıyor.

ECB yetkilileri, daha yüksek faiz oranlarının enerji fiyatlarını pek etkileyemeyeceğini defalarca vurgularken, Avrupa’nın gelecek aylarda çok pahalı enerji ithalatına bağımlı olmaya devam etmesi bekleniyor.

Avro Bölgesi'nde enerjinin yanı sıra gıda fiyatlarının da hızla yükselmesi dikkati çekiyor. Eylül’de gıda, alkol ve tütün ürünleri fiyatı yüzde 11,8 arttı.

Bölgede enflasyon oranlarında büyük farklılıklar var

Avro Bölgesi'nde ülkeler arasında fiyat gelişmelerinde büyük farklılıklar görülürken, enflasyon oranı özellikle 3 Baltık ülkesinde yüzde 20’nin üzerinde olması dikkati çekiyor.

Estonya’da yıllık enflasyon Eylül 2021'de yüzde 6,4 iken, Eylül 2022'de 24,2'ye yükseldi.

Letonya ve Litvanya'da yıllık enflasyon sırasıyla yüzde 22,4 ve 22,5'e çıkarken, Hollanda'da ağustosta yüzde 13,7'den eylülde 17,1'e ulaştı.

Avro Bölgesi ülkeleri arasındaki maliyet farklılıklarının en önemli nedeni ise ülkelerin yüksek gaz fiyatlarını vatandaşlara ve şirketlere etkisini azaltmak için farklı yaklaşım sergilemeleri. 3 Baltık ülkesi Estonya, Letonya ve Litvanya’da ortalama gelirlerin nispeten düşük olması da bu farkta etkili.

Söz konusu Baltık ülkelerinde insanlar, gelirlerinin büyük bölümünü, fiyat artışlarının yüksek olduğu enerji ve gıda gibi temel ihtiyaçlara harcıyor.

Enflasyon bireyler için ne anlama geliyor?

Avrupa’da son 25 yılda vatandaşlar düşük enflasyona alışmışken, Kovid-19 salgınıyla artmaya başlayan enflasyon, Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle zirve yaparak hayatın her alanına sirayet etti.

Yüksek enflasyonun satın alma gücü üzerindeki etkisi, sürekli arz kısıtlamaları ve daha yüksek belirsizlik de ekonominin büyümesini olumsuz etkiliyor.

Anketlere göre her üç vatandaştan ikisi, yükselen enflasyonu şu anda en önemli iki sorundan biri olarak görüyor. Yüksek enerji ve gıda fiyatları özellikle düşük gelirli haneler üzerinde büyük baskı oluşturuyor.

Enflasyon, satın alma gücü düştüğü için hane halkını yoksullaştırırken, kişilerin gelirleri ve tasarrufları, şirketlerin öz sermayesi gibi değer kaybediyor. Bu durumdan alım gücü ve yatırımlar ertelenirken, perakende ve sanayide de satış düşüklüğü söz konusu. Devamında ekonomi için resesyon durumları dile getiriliyor.

Yüksek enflasyonun nedenleri

Avrupa ekonomisi, 2022’de enflasyon şokuyla karşılaşmış vaziyette. Yüksek enflasyon, Rusya-Ukrayna savaşının etkileriyle kıtada hemen hemen bütün ülkelerin sorunu haline geldi.

Savaşla jeopolitik riskler artarken Kovid-19 sonrası merkez bankalarının en büyük sınavı olan enflasyon kaynaklı tedirginlikler de artıyor.

Avrupa Merkez Bankası (ECB), yüksek enflasyonun 2023’te düşmesini beklerken ekonomistlerin çoğu, savaşın etkisiyle artan enerji fiyatları sonucu enflasyonun uzun süre yüksek kalıp kalmayacağını tartışıyor.

Batıda birçok lider, son dönemde artan enflasyon ve yükselen akaryakıt fiyatlarının en büyük sorumlusunun Ukrayna’ya savaş açan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin olduğunu savunuyor.

Enflasyonda para değer kaybederken, bu da yükselen fiyatlara yansıyor. Bunun nedeni de arz ve talep arasındaki dengesizlik görülüyor.

Rusya-Ukrayna savaşı ve Moskova'ya yönelik yaptırımlar yüksek enflasyona sebep olarak gösterilirken, enflasyonun artmaya başlamasının Kovid-19 salgınının tetiklemesiyle savaştan önce görülmesi de dikkati çekiyor.

Enerji arzında dar boğazlar, iş gücü piyasalarındaki sıkıntılar, baz etkisi ve ekonomilerin yeniden normalleşmesinin ardından gelen güçlü tüketici talebi, Rusya-Ukrayna savaşının enerji ve emtia fiyatlarını keskin bir şekilde yükseltmesi ABD ve Avrupa dahil dünya genelinde enflasyonist baskıların sebepleri olarak öne çıktı.

Dünyanın büyük ekonomilerinin çoğunda yıllık enflasyon tarihi seviyelere yükseldi.

Küresel enflasyon şokunun Rusya-Ukrayna savaşıyla şiddetlenmesi dikkati çekti.

Salgında tedarik zinciri sorunları üretimi durma noktasına getirirken, elektronikten gıdaya kadar pek çok ürüne olan talep arzı geçmiş oldu ve bu da fiyatların yükselmesine kapı araladı.

Bununla birlikte özellikle Avrupa’da birçok sektörde yıllardır nitelikli işçi sıkıntısı yaşanırken, bu da ücretlerin yükselmesine neden oluyor ve yükselen ücretlerde fiyatlara yansıtılıyor.

Küresel ekonominin toparlanma sürecinde patlak veren ve 8'inci ayına giren Rusya-Ukrayna savaşının kısa vadeli şoku, küresel ekonomi üzerinde başta enerji kıtlığı ve enflasyon olmak üzere kalıcı yük oluşturmaya devam ediyor.

Ekonomistlerin ikinci tur etkiler olarak ifade ettiği, enerji ve ara ürünlerin alım fiyatlarının yüksek olması, diğer ürün ve hizmetlerin fiyatlarını da yönlendiriyor. Çalışan ücretlerine yapılan zamlar da fiyatları tetikliyor. Bu duruma ise ücret-fiyat sarmalı deniyor.

Yükselen enflasyon beklentileri ve ücret-fiyat sarmalının, uzun vadede daha da yüksek fiyat artışlarına neden olabileceğine işaret ediliyor.

Enflasyona karşı ne yapılıyor?

Merkez bankaları enflasyonla mücadelede “faiz oranlarını yükseltmek ve para arzını daraltmak” olarak iki aracını uygularken, yükselen faiz oranlarının insanların daha fazla tasarruf etmesine neden olması ve talebin düşmesine yardımcı olması bekleniyor.

Avrupa hükümetlerinin hane halkını ve şirketleri, yükselen fiyatların sonuçlarından korumak için kurtarma ve yardım paketleri şeklinde para dağıtması ise dikkati çekiyor.

Editör: İsveç Gündemi