2 gün süren Kültür haftasına İslam Tarihi Uzmanı Prof.Dr İhsan Süreyya Sırma,  Uluslararası  Rumi Medeniyetler Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Bilal Kuşpınar ve Türk, Klasik Türk Musikisi bestekârı, ses sanatçısı Ahmet Çalışır Katıldı.



Programın açılış konuşmasını yapan, Vårbygård İslam gençlik Federasyonu başkanı Galip Bozkurt, 9 yıldır Noel tatilinde Türkiye’den dalında uzman akademisyen ve önemli şahsiyetleri getirterek, burada yaşayan insanımıza hizmet etmeye çalışıyoruz’’ dedi. Bundan sonrada her Noel tatilinde program yapacaklarını belirten Bozkurt, ‘’Kültür hayata yansıyan değerler birikimidir. Canlı, doğal, şeffaf, tanımlayıcı ve toplayıcı bir dinamiktir. Hissiyatı ve şahsiyeti farklı, güçlü ve zinde kılan aksiyoner bir gerçektir. İnsanlarımızın ve gençlerimizin öz değerlerini bilmesi ve yaşaması, değişen dünya bulunduklarıtoplum içerisinde öz kültürünü koruması ve sürdürebilmesine katkı koymak için bu programları yapıyoruz’’ Şeklinde konuştu.



Kırkı  aşkın tarih kitabı ile tarihe yeni bir perspektif kazandıran, 200 aşkın ilmi makalesi olan Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, Dünyada Müslümanların az seyahat ettiğini söyledi. İsveç'te ki Müslümanlara seyahat etmesini öneren Sırma, '' Kitaplardan öğrendiğimin iki mislini gezerek öğrendim. Firavun’un sarayından kalma sütunu gördüm. Çok büyüktü. İnsan yanında bir böcek kadar küçük kalıyordu. Firavun o cesaretle, Hz. Musa’nın karşısına çıkmıştı. Piramitler çok ilginçti. Ayrıca yaşadığınız toplumda Müslüman olarak farkınızı ortaya koyun. Zira bugünlerde Aralık’ın 24-25 bunların bayramı ve hediyeleşirler. Siz komşunuza, iş arkadaşınıza yâda bir tanıdığınız İsveçliye bir hediye aldınız mı? Almanız lazım. Çünkü size karşı daha nazik olurlar, kalpleri yumuşar ve sizin hakkınızda düşünceleri değişir’’ Şeklinde konuştu.



ABDÜLHAMİT HAİN DEĞİLDİ!



Tarih ilmi müspet ilimler diye bilinen matematik, fizik, kimya gibi ilimlerin önünde gelir ve tarih ilmini bilmeyen milletler, başkaları tarafından sömürülmeye mahkûmdurlar’’ diyen Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, ‘’ Gençlik yıllarımda, yani üniversitede okuduğum yıllarda Üstad Necip Fazıl’ın “Ulu Hakan Sultan Abdülhamid” adlı eseri bana ve o dönemde yetişen birçok kimseye büyük bir tesir etmişti. Doktora yapmak üzere Paris’e gidince Sultan Abdulhamid’i araştırmak istedim. Sultan Abdülhamid Kızıl Sultan mıdır? Ulu Hakan mıdır diye?.. Ben o merakla girdim bu işe. Doktorayı onun için aldım. Bütün araştırmalarımı dokümanlara, arşiv belgelerine dayandırdım. Sultan Abdülhamid`in gayesi Müslümanların birliğini sağlamak, batıya karşı kendisini korumaktı. Ama Abdülhamid düşmanları bunu sevmediği için, bunu istemediği için Abdülhamid düşmanlığı yaptılar ve hâlâ da yapıyorlar. Abdülhamid hakkında biraz kanaat sahibi olduktan sonra şunu diyebilirim; Osmanlı devletinin birincisi olmasa da ikinci veya üçüncü büyük sultanıdır.’’ Dedi.



Müslümanların Tarihi diye 6 ciltlik bir kitap yazdığını ve 4 cilti bitirdiğini söyleyen Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma,’’Kitabımı ‘’İslam Tarihi’’ diye yazmıyorum. Çünkü ortada olan tarih, İslam dininin tarihi değil! Ortada olan, yani okumakta olduğumuz tarih, İslam`ın tarihi değil, Müslümanların tarihidir. Açın bu kitapları bakın, İslam dini böyledir, İslam dini şöyledir diye anlatmaz. Müslümanlar şöyle şöyle yaptı, Müslümanlar şu, şu savaşları yaptılar... Yani anlatılan Müslümanların yaşamlarıdır. Böyle olduğu için ben diyorum ki, bu isim değişmelidir. Muhtemelen bunu yine bu fakir düşündü. Yazmakta olduğum kitabın adını Müslümanların Tarihi koydum.’’ Şeklinde konuştu.



Prof. Dr. Bilal Kuşpınar



İsveç'te Müslümanların nasıl yaşaması gerektiğini anlatan Uluslararası  Rumi Medeniyetler Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Bilal Kuşpınar, ayrıca, Mevlana'nın eserleriyle insana verdiği öneme değindi.  Prof. Dr. Bilal Kuşpınar, "Mesnevi, Kur'an'dan sonra Anadolu'da üzerinde en çok şerhedilen eserlerin arasında gelmektedir. Mevlana her şeyden önce bir eğitimci, ahlakçı, tarihçi ve psikolog olup ama hiçbirinde uzman olmamasına rağmen hepsine saygıyla bakan ve geliştiren bir şahsiyettir. Mevlana, Mesnevi konusunda 'Her dükkanın ayrı bir sanatı ve karı vardır. Mesnevi yokluk dükkanıdır oğul' der. Burada insanın yaratıcı karşısında mütevazi ve "hiç" olmasını söylemektedir" dedi. Mesnevi'de 6 cilt ve 26 bin beytin bulunduğunu ve bunun ilk 18 bin beytini Mevlana'nın kendisinin yazdığının bilindiğini ifade eden Kuşpınar, bu güzel eserin günümüzde 25 yabancı dile çevrildiğinin altını çizdi.



Türk, Klasik Türk Musikisi bestekârı, ses sanatçısı Ahmet Çalışır'da sanatın önemine değinirken,  Prof. Dr. Bilal Kuşpınar ile birlikte çeşitli ezgilere düet yaptı.















































Editör: İsveç Gündemi