İsveç'e taşınmadan önce bilmeniz gereken 10 şey

İsveçliler gerçekten kahveye bayılırlar. Hatta yanında bir de yiyecek tatlı birşeyler varsa asla hayır demezler. Hayır dememekle kalmayıp, bunu bir kültür haline getirmişler. Bu kültüre de "FIKA" adını vermişler. Fıka'nın detaylarını daha önce burada anlatmıştım. Yani İsveç'e geldiğinizde fıkayı mutlaka duyacaksınızdır, hatta günde birkaç kez.

Türkiye'de ve hatta diğer güney Avrupa ülkeerinde de aynı durum söz konusu olmakla birlikte insanlarda pek sıraya girme bilinci yok. Eğer bir bilet, banka, otobüs , vb. kuyruklarda düzenli bir şekilde beklemek ve sıramız gelince işimizi halletmek pek alışık olduğumuz bir durum değil. Fakat isveçliler için kuyrukta sıraya girip, sıranın kendisine gelmesini beklemek çok önemlidir. Bu sebeple kuyrukta bekleme alışkalığı edinin İsveç'e gelmeden önce.

Her ne kadar  isveçlilerin 80%'e yakını ingilizce bilmekte de olsa isveççe öğrenmeniz çok işinize yarayacaktır. İnsanlar elbette sizinle ingilizce konuşacaklardır ve hatta ingilizce konuşmak isteyeceklerdir kendi ingilizcelerini geliştirmek için ama konu iş hayatına, özel yaşantıya gelince

 isveççe bilmeniz, isveçlilerin sizi daha kolay kabullenmesini sağlayacak ve kendi aralarına kabulünü hızlandıracaktır. Ayrıca SFI'ye giderek ücretsiz isveççe öğrenebilirsinz. :)

Büyük şehirlerde açık yerler genelde geç saatlere kadar bulunabilse de, siz siz olun ve alışverişinizi saat 19:00'den önce yapın. Çünkü birçok yer o saatten sonra kapanmakta. Hatta cumartesi günleri bu saat 18:00'e kadar düşerken, pazar günleri tamamen kapalı olabiliyor.

İsvec'e gelince markette gittiğinizde koca bir reyonun tupe doldurulmuş yiyeceklerle dolu olduğunu göreceksiniz. Bizde belki çokokrem falan tüpte olurken, burada her türlü yiyeceğin tüplü halini bulabilirsiniz. peynirlerden, soslara, hayvardan, hardala kadar birçok yiyeceği tüpte bulabilirsiniz.

Şuradaki yazımda İsveç'teki çocuk doğum iznini anlatmıştım. 480 gün olan doğum izninden ve İsveç'teki cinsiyetler arasındaki eşitliğin son derece yüksek olmasından dolayı yollarda iş vakitlerinde, parklarda, kafelerde babaları çocuklarının bebk arabalrini iterken görebilirsiniz, şaşırmayın.

Haftasonları güzel bir havada en yakın ormana giderseniz eğer (ki bunun için saatlerce araba sürmenze yada otobüste pineklemenize gerek yok, sadece evinizden  10-15 dakikalık yürüme mesafesinde mutlaka bir orman bulursunuz) ormanda dolaşan, spor yapan, bisiklet süren, ata binen, yemiş ve mantar toplayan, oyunlar oynayıp, yarışmalar yapan birçok insanla karşılaşabilirsiniz. Çünkü isveçlilerin çoğu doğada vakit geçirmekten zevk alırlar ve tabi vakit geçirebilecekleri bir doğa hala yakınlarında bulunmakta bizim Türkiye'nin aksine.

Evet temmuz tatil ayı ama sadece ücretli çalışanlar için değil, tüm isveçliler için diyebilirim. İşyerleri genelde 6 haftaya yakın tatile çıkarlar ve kepenkleri kapatırlar. Restoranlar, işyerleri, barlar, dükkanlar hepi temmuz ayı içinde kapalıdırlar. İsveç şehirleri temmuz ayında isveçlilerden boşalır, yerlerini turistlerle doldururlar, tabi o sırada birçok isveçlide güney Avrupa sahillerinde güneşleniyor olur.

Lagom kelimesinden daha önce bahsetmiştim. Türkçe anlamı "yeterli, kararında" gibi birşey. İsveçliler bu kelimeye bayılırlar ve hayatlarını bu kelime tarafından şekillendirirler. Herşeyi kararında bırakmak. Benden size bir tavsiye; eğer bir partiye gittiyseniz ve ortada bir pasta varsa bu yaş pastadan herkes kendince bir parça alır ama tabi lagom bir parça. Bu sebeple pastadan bir parça almak için acele etmeyin, çünkü en büyük pay son alana kalacaktır. :) Tabi o da lagom bir parça almazsa. :)

Eurovision müzik yarışmasının isveççe kullanımıdır "Melodifestivalen". Mayıs ayında yapılan yarışma için şubat ve mart aylarında isveçte yarışmaya kimin gideceğini belirlemek için yarışmalar düzenlenir ve bu halkın en büyük eğlence kaynağdır televizyon başında. Hatta biz de arkadaşlarla her melodifestivalen yerel seçmelerinde ve Eurovision'un kendisi sırasında buluşur, bir parti eşliğinde programı seyredip oy kullanırız. hatta küçük tahmin yarışmaları yaptığımızda olmuştur, ki blogtada yazmıştım daha önce. 



Hurriyet