Ufuk Bal

Kulu, bozkırın ortasında, küçük ve gözlerden ırak bir yer. Konya-Ankara yolunun tam ortasında mütevazi bir ilçe. Ancak yakından bakıldığında, Kulu’da muhteşem bir hikâye saklı aslında.

Şimdiden merak edenler için hemen yazalım, Kulu’nun öyle meşhur yerli bir ürünü bulunmuyor. Ne kebabı ne elması ne halısı ne de kumaşı…

Kulu’nun İsveç’e göçü meşhur…

Kululular, yıllardır İsveç’e göç ediyor. Yaşamlarını orada kuruyorlar. Hepimizin ailesinden ya da hemen her şehrin Avrupa işgücüne katılan ve yıllarını orada geçiren birileri var elbette. Peki, Kulu ilçesini farklı kılan ne olabilir? Kulu’nun güncel nüfusu 50 bine dayanmış durumda. Altmış bin Kululu ise Avrupa’da yaşıyor. Söz konusu nüfusun yüzde 90’ından fazlası ise İsveç’te.

Rakamların kaynağı, Doç. Dr. Erdal Akdeve. Erdal Akdeve’nin bu rakamları bilme sebebi ise Kulu’dan İsveç’e göçün Kulu’ya ve İsveç’e kattığı renkliliğin sebebini tarif eder nitelikte: Erdal Akdeve, İsveç’in Kulu Fahri Konsolosu.

Görüşlerini aldığımız Erdal Akdeve, Ankara’da Büyükelçiliği bulunan İsveç’in Kulu’ya Fahri Konsolosluk açmasının, İsveç’in Kulu’ya verdiği değeri gösterdiğini söyledi. Akdeve, benzer bir şekilde Kulu’da da hayatın İsveç’ten izler taşıdığını, yani Kulu’nun da İsveç’ten yoğun olarak etkilendiğini söylüyor.

Kulu gündemi İsveç ile şekilleniyor

“Kulu’nun gündemini büyük oranda İsveç’teki gelişmeler oluşturuyor. Vatandaşlar bir anlamda İsveç ile yatıp İsveç ile kalkıyor. Bu ülke le bağları çok kuvvetli. İlçenin en işlek caddesi 1986 yılında suikasta kurban giden eski başbakanlardan Olof Palme’nin adını taşıyor.”

Tam da Akdeve’nin dediği gibi, Kulu’da Olof Palme’nin ismi şehrin en işlek caddesine verilmiş durumda. İnsanların boş zamanlarında gittiği şehrin en büyük parkının adı da yine Olof Palme Parkı.

Kulu ve İsveç arasındaki gönül köprüsü gerçekten sağlam. Dile kolay, 60 bin yaşamdan, çok daha fazla, belki yüzbinlerce insanın hikâyesinden bahsediyoruz. Bütün bu hikâye ise altmışlı yıllara kadar gidiyor.

İsveç Alplerini andıran kar altında ilk göç

İlk hikâyeye dönüyoruz. Kulu’dan İsveç’e giden ilk işçilerin hikâyesine. Kulu’dan İsveç’e göç, 1965 yılında başladı. İlk olarak beş Kululu gitti İsveç’e. Kuluları İsveç’e atan rüzgâr ise Ahmet Ergün Day olmuştu.

Ankaralı bir iş adamı olan Ahmet Ergün Day, kendisinden yardım isteyen bu beş Kululu Türk’e yardım etmiş, önce onlara İsveç’ten ticari bağlantıları sayesinde iş bulmuş sonra da çalışma izinlerini çıkarmalarına ön ayak olmuştu.

Göçmenlik adeta Kululuların kanına işlemiş. Kululu birçok ailenin büyük bir kısmı, Kulu’da değil İsveç’te yaşıyor.

Köylüoğlu ailesi de bu örneklerden biri. Bugün yaklaşık 2000 kadar ferdi olan Köylüoğlu ailesinden 1000 kişi, İsveç’te yaşıyor. Aynı zamanda başta Kanada, Almanya ve Danimarka olmak üzere diğer ülkelerde de Köylüoğlu soyadını taşıyan 500 Kululu var. Ailenin Kulu’daki nüfusu ise sadece 500 kişi.

Bu beş genç, ne kendilerine yapılan bu iyiliği ne de bu yolculuğu unutabiliyor. Bir gece bir gündüz gittikten sonra Münih’e vardıklarını, dillerini bilmedikleri bu ülkede kendileri gibi misafir işçi olan diğer Türklerle konuşarak Stockholm’e bilet aldıklarını gülümseyerek hatırlıyorlar.

Bir belgesele konuşan Bayram Göl, dokuz saatlik tren yolculuğundan sonra Stockholm’e indiklerini söylüyor. O gün karşılaştığı manzarayı hâlâ heyecanla anlatıyor, “Bir tipi, bir boran, bir kar, sokaklar böyle dağlar gibi kar yığılıydı” diyor.

İlk giden beş gençten sonra Kululuların İsveç’e göçü durmadı. Kendi deyimleriyle her gün biri geliyordu. Beş gençten bir diğeri olan Halit Yücel, tren istasyonunun yakınlarında bir restoranda bulaşıkçılık yaptığı o günleri şöyle anlatıyor: “Ben orada merkezde çalışıyordum. İstasyona çok yakındı. İşimiz bittiğinde geliyorduk, toplanıyorduk, trenin gelmesini bekliyorduk. Her gün beş, altı, dört… Valizini alan geliyordu.”

Misafir işçilik bitse de göç yolu kapanmadı

İsveç’in artık yetmişli yılların sonlarına doğru “misafir işçi” kabul etmek istememesi de İsveç’e göçü durdurmadı. Bu sefer aile birleşimi yoluyla Kululular İsveç’e geliyorlardı. Çocuğuna daha iyi bir eğitim sunmak isteyenler, Kulu’da değil İsveç’te çalışmak isteyen Kululular, ikinci bir şans isteyenler…

Kulu, tüm yasaklara rağmen İsveç’e göç vermeye devam etti. Seksen darbesi, Kululular için kritik bir eşik oldu. Zira bu defa Kululular geri dönmeyi değil, bir süre olsun kalıcı olma ihtimalini göz önüne aldılar. Bir yandan da artık büyümeye başlayan ikinci nesil bakımından İsveç doğdukları, büyüdükleri, toplumsallaştıkları yer olduğu için önemli bir yer hâline geldi. Bu aşamada Kulu ve İsveç arasındaki bağlar daha da kuvvetlendi.

Bütün bunların sonuçlarını bugün daha net görebiliyoruz. Kululular İsveç’te kalıcı olduklarını, İsveç’e emek vererek İsveç’te var olarak gösteriyorlar. Bunun en güzel örneklerinden birisi, Fatma İpek Alcı.

İsveç’te kahraman bir Türk kadını

Geçtiğimiz aylarda İsveç’in köklü gazetelerinden Alfonbladet tarafından “yılın kahramanı seçilen Alcı, Kulu’dan gelen diğer Türk kadınlarla birlikte iki yıl önce bir dernek kurdu. Bu derneğin kuruluş amacı, mahallede olay çıkaran ve dükkanlara zarar veren gençleri durdurmaktı.

Kululu kadınlar başarılı da oldular. Yirmiden fazla kadın her Cuma ve Cumartesi Stockholm sokaklarında gezerek güvenliği tesis ettiler. Bu, İsveç’teki Kululu imajı için de olumlu oldu. Ödül töreninde konuşan Alcı, “Türk kadınlarının evde oturmadığını ve sosyal hayata olan katkılarını gözler önüne serdik” dedi.

İsveç’in beğenisini kazanan tek Türk, Fatma İpek Alcı olmadı. Kululular İsveç’te birçok siyasetçi, komedyen, sanatçı ve sporcu çıkardı. Hepsi İsveç’teki Kulu toplumu adına önemli bir yer edinmiş oldu. Birinin yeri ise hepsinden farklıydı.

Zengin bir futbol sergiledi!

Erkan Zengin, 1985 yılında Kulu’da dünyaya geldi. Birçok Kululu gibi hayatın basamaklarına Stockholm’de tırmandı.

İlk takımı Hammarby IF oldu. 2009 yılında Beşiktaş’a transfer olana kadar da Hammarby’de oynadı. Hammbarby’de oynayan tek Türk futbolcu o değildi ama zamanla taraftarlarla arasında özel bir ilişki gelişti. Bu, birçok Kululu insanın da İsveç’te Hammarby’yi desteklemesine sebep oldu.

2005 yılına kadar Türkiye milli takımlarında oynayan Zengin, o yıl yurtdışında doğup büyüyen her Türk futbolcu gibi büyük bir ikilemde kaldı. FIFA kuralları gereği artık İsveç veya Türkiye arasında bir seçim yapmalıydı. Erkan; büyüdüğü, hayatı öğrendiği, yaşadığı yeri yani İsveç’i seçti.

İsveç forması giyen Erkan Zengin, Kululuların İsveç milli takımındaki gururu oldu. Kariyerinin geri kalanına artık Stockholm’de devam etmek isteyen Zengin, bu yıl Eskişehirspor’dan tekrar ilk takımı Hammarby’ye transfer oldu.

Erkan ilk maçı tribünden izlemek zorunda olsa da bu Erkan’ı çocukluğundan beri desteklemiş Kululular için büyük bir gelişme oldu. Birçok Kululu, artık Hammarby’nin sıkı bir takipçisi. Ancak Kululular futbolun sadece takipçisi değil. Onlar için futbol hayatın önemli bir parçası.

Bugün İsveç’in birçok takımında tıpkı Erkan Zengin gibi İsveç’te doğmuş büyümüş birçok Kululu top koşturuyor. Ama Kululuların kendi takımları da var.

Kulüp: FC Erdoğdu

Kulu’nun İsveç’e göçünün güzel hikâyelerinden biri de Erdoğdu ailesinin hikayesiyle iç içe geçmiş. 52 yıl önce Hasan Erdoğdu, Kulu’dan kalkıp İsveç’e misafir işçi olarak gelmiş. Bir süre sonra akrabaların da İsveç’te bulmasıyla Erdoğdu ailesinin nüfusu kalabalıklaşmış. Son olarak aile birleşimiyle birlikte Erdoğdular neredeyse İsveç’e yerleşmişler tamamen.

Bugün, İsveç’te 400 kadar mensubu yaşıyor Erdoğdu ailesinin. Erdoğdu ailesi tabii ki Kulu’ya topluca göç eden tek aile değil. Erdoğdu ailesini özel yapan da bu değil.

Erdoğdu ailesi, 1966 doğumlu Murat Erdoğdu’nun önderliğinde kurulmuş bir futbol takımına sahip: FC Erdoğdu.

Kalabalık ailenin fertlerinin birbirinden kopmaması amacıyla kulübün kurulduğunu söyleyen Murat Erdoğdu, bu amaçlarına fazlasıyla ulaştıklarını söylüyor: “Eskiden düğün ve sünnetlerde bir araya geliyorduk. Büyüyen sülalemiz ve çocuklarımızın birbirinden kopmamalarını ve birbirlerini tanıyarak ilişkilerini devam ettirmeleri için böyle bir takım kurduk.”

FC Erdoğdu, Stockholm 2. Ligi’nde mücadele etti bu sene. Ligi ilk sırada bitirdi ve bir üst lige yükselmek için play-offlara kaldı. 52 yıldır Stockholm’de devam eden Erdoğdu ailesinin hikâyesi, bize Kulu’dan İsveç’e göçün renkleri hakkında iyi bir örnek oluşturuyor.

İsveç Lokantısı

Kulu, İsveç’te ne kadar derin izler bıraktıysa İsveç de Kulu da o kadar derin izler bıraktı. Tıpkı, daha önce Prof. Deveci’nin dediği gibi, Kulu’da Olof Palme adına bir cadde, bir park bulunuyor. Ama etki bununla sınırlı kalmış değil. Stockholm’deki dönerciler kadar çok olmasa da Kulu’da da İsveç lokantaları mevcut.

İsveç’in mutfağı Kulu’ya ne kadar etki edebilmiştir, tartışılır. Ama Kulu’nun sokaklarında İsveç tartışılıyor. İsveç siyaseti, Kulu’nun yaşamının doğal bir parçası. Bunun tek sebebi de merhum Başbakan Olof Palme’nin ismini taşıyan cadde ve park değil.

2009 yılında dönemin Başbakanı Fredrik Reinfeld, Kulu’ya bir ziyaret gerçekleştirdi. Reinfeld, “İsveç’te yaşayan ya da daha önce yaşamış akrabası olmamış Kululu yoktur” demişti bu ziyaretinde.

Kulu kıraathanelerinde İsveç siyaseti

Bu sözleri kanıtlarcasına, 2014 yılında İsveç’teki yerel seçimler için Kulu’da da sandık kuruldu ve kimi milletvekilleri Kulu’ya gelerek seçim çalışmaları yürüttü. Şehrin parklarında, kıraathanelerinde, balkonlarında İsveç seçimleri de en az Türkiye seçimleri kadar konuşuluyordu.

Bu yıl yaz döneminde İsveç yine yerel seçimlere hazırlanıyor. Tabii Kulu’da… Fahri Konsolos Prof. Akdeve, Kurban bayramına denk gelecek olan seçimler için Kulu’da sandık kurma hazırlıklarına başlandığını belirtti bile. Tabii DiasporaHaber de bu seçimleri gözlemlemek için olarak katılmaya şimdiden davetiye aldı denebilir…

Kulu ve İsveç arasındaki bağ kesinlikle çok özel ve çok renkli. Bu ilişki, hem Kulu’ya hem de İsveç’e büyük şeyler kattı. Kululuların farklılıkları ve renklilikleri, İsveç için vazgeçmesi zor bir değer hâline geldi. İsveç’in sağladığı refah da Kululular için adeta bir fırsat oldu.

Kulu, tıpkı en başında anlatıldığı gibi bu yazıda yer verilemeyen birçok hikâyeye ev sahipliği yapıyor. Uzaktan baktığınızda sıradan bir Anadolu şehri olan Kulu, İsveç’e göçüyle ve bu göçün hikayeleriyle çok özel bir şehir oluveriyor.

©DiasporaHaber

Editör: İsveç Gündemi