Rusya'nın harekat düzenlediği Ukrayna'da yaşayan Türklerin tahliyesi, dün akşam saatlerinde kara yoluyla başlatıldı. Dışişleri Bakanlığı ile Türkiye'nin Kiev Büyükelçiliği'nin irtibat kurduğu Türklerden 120 kişi, kiralanan 3 otobüsle Kiev'den Türkiye'ye gelmek üzere yola çıktı.

Kiev'de çalışan ve ilk kafile ile Türkiye'ye dönen Burak Tanış, elçiliğin sağladığı 2 otobüsle ülkeden ayrıldıklarını, yolda ise 3 otobüs olduklarını söyledi. Kiev'den çıkana kadar kendilerine Ukrayna polisinin eşlik ettiğini ve güvenli bölgelerden geçirildiklerini belirten Tanış, "Yollarda çok yoğunluk bulunuyor. Trafik çok karışıktı ve o yüzden çok yavaş gidiyoruz. Büyükelçiliğimizle sürekli temas halindeyiz, onlar bize çok destek verdi. Romanya sınırına yaklaştık. Romanya ve Bulgaristan üzerinden Türkiye'ye dönüyoruz. Şu anda keyfimiz yerinde, mutluyuz; umarım sağ salim Türkiye topraklarına varacağız" dedi.

Kiev'den yola çıkan 3 otobüsle gelen 120 kişi saat 12.00 sularında Edirne'ye ulaştı.

UKRAYNA'DAN KENDİ İMKANLARI İLE YOL ÇIKAN TÜRK AİLE POLONYA'DA

Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının ardından kendi imkanlarıyla ailesiyle Polonya sınırına gelen Anıl Şahin, "Yıkıntı döküntü bir bodrumda tozlar içinde bir sığınakta 9 aylık kızım ve eşimle gerçekten savaşı yaşadık. Herhangi bir çatışma sesi duymasak da bu süreci iliklerimize kadar hissettik." dedi.

Şahin ailesini, Korczowa Sınır Kapısı'nda Polonya'daki büyükelçilik görevlileri karşıladı.

Anıl Şahin, AA muhabirine, Ukrayna'nın Lviv kentine saldırıdan birkaç gün önce tatile gittiklerini anlattı.

Ukrayna'daki saldırının ardından Lviv'de ailesi ve arkadaşları ile bir taksiyle anlaştıklarını, Polonya sınırına kadar bu araçla geldiklerini söyledi.

Lviv'den ayrılana kadar herhangi bir çatışma duymadıklarını aktaran Şahin, "Perşembe günüydü sanırım savaşın başladığı ilk anlarda bir karmaşa oldu. İnsanlar ATM'lere, petrol ofislerine ve alışveriş merkezlerine akın etti. Bu sabah ise insanlar evlerine çekilmişti daha sakin ama gergin bir bekleyiş vardı." ifadesini kullandı.

Saldırıların gerçekleştiği sırada sirenle uyandırıldıklarını ardından konakladıkları otelin sığınağına indiklerini belirten Şahin, "Hem perşembe sabahı hem bu sabah hatta bugün öğleden sonra da siren çaldı. Sürekli sirenler çalıyordu ama orada bir çatışma yoktu yani biz duymadık. Etrafta asker poliste yoktu. İnsanlar olağan dışı bir şekilde sakindi." diye konuştu.

Otel personelinin kendilerini dışarıya çıkmamaları konusunda sıkça uyardığını dile getiren Şahin, yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Oteldekiler, odalarınızın ışıklarını kapatın, perdelerini kapatın otelden çıkmayın dediler. Gelirken asker kontrol noktaları vardı. Geldiğimiz taksici neredeyse bütün yolu ters şeritten geldi. Çünkü yolda 20 kilometrelik bir kuyruk vardı. Herkes kontak kapatmış ve zaman geçirmeye çalışıyordu. Bu tatil hayatımın en büyük pişmanlığıydı. Bir daha uzun bir süre gümrük veya pasaportla ilgili bir şey görmek istemiyoruz. Çok kötü bir şey. Yıkıntı döküntü bir bodrumda çok kötü bir şartta, tozlar içerisinde 9 aylık kızım ve eşimle gerçekten savaşı yaşadık gibi. Herhangi bir çatışma sesi duymasak da bu süreci iliklerimize kadar hissettik."

Türkiye'nin Kiev ve Varşova'daki büyükelçiliklerin yetkililerinin sürekli kendilerini aradığını ve durumlarını sorduğunu kaydeden Şahin, "Güvenli bir bölgede olduğumuz söylendi. Mümkün olduğunca dışarıya çıkmayın dediler. Lviv'in nispeten daha güvenli olduğu söylendi. Sürekli arayarak destek oldular. Lviv'deki yetkililerle olsun Polonya Büyükelçiliğiyle olsun sürekli irtibat halindeydik. Sağ olsunlar yardımcı oldular. Zaten buraya gelmemize en çok onların girişimleri yardımcı oldu. Aslında yerinizde kalın demişlerdi ama bizim psikolojimiz çok bozulduğu için bir şekilde bir imkan bulunca yola çıktık. Çok şükür buradayız şimdi." diye konuştu.

FİLMLERDE GÖRÜRDÜK BİZ DE YAŞADIK

En kısa sürede evlerine dönmek istediklerini de belirten Şahin, "Filmlerde görürdük toprağı öpmek mi derler şu an o süreçteyiz. Gerçekten çok sıkıntılı bir dönem geçti. 2 gün de olsa bize 10-20 yıl gibi geldi. Gerçekten çok kötü bir deneyim oldu bizim için inşallah biz dahil hiç kimse bir daha böyle bir şey görmesin yaşamasın."

Editör: İsveç Gündemi