IŞİD’de katliam emrini veren isim ise, “Görünmez Şeyh” olarak ün yapmıştı. İstihbarat örgütlerinin bile tek bir vesikalık fotoğraftan tanıdığı adam 29 Haziran 2014’te kamuoyunun önüne geçerek halifeliğini ilan etti.

Yıl 2009.  Yer, Irak'ın petrol kenti Basra'nın sahil kasabası Um Kasr'daki ABD hapishanesi "Camp Bucca".  Hapishane kapatılarak Irak hükümetine devredileceği için serbest kalan Iraklı tutuklu, "Camp Bucca" Komutanı Albay Kenneth King'e, "Sizinle artık New York'ta buluşuruz" diye seslendi. Irak'ta Saddam rejimini deviren isimlerden olan Albay Kenneth King, bu sözün ne anlama geldiğini anlamak için 29 Haziran 2014 gününe kadar beklemek zorundaydı.

Irak'ın ikinci büyük kentini ele geçiren IŞİD adına Musul'da Merkez Camii'de Cuma hutbesi veriliyordu. Hutbe için kürsüye çıkan siyah sarıklı ve cübbeli adam, "Bana ağır bir sorumluluk ve yüce bir görev verildi" sözleriyle halifeliğini ilan ediyordu. "Allah, bize düşmanlarımızla savaşmamızı ve dini ikame etmek için onun yolunda cihat etmemizi emretti" sözleriyle konuşmasına devam eden adamın yüzünü kamera televizyon ekranına yaklaştırdığında, Albay Kenneth King 4 yıl önce anlam veremediği, o cümleyi hatırladı.

Irak ve Suriye'de büyük bir bölgeyi kontrolü altına alan ve iki ülkede yaklaşık 30 bin silahlı militanı olan IŞİD, Irak'ın petrol rezervi zengini ikinci büyük kentini de ele geçirmişti. Musul'u ele geçiren IŞİD, merkez bankasındaki para rezervine el koyarak bir günde 500 milyon dolar daha zenginleşmişti. IŞİD, Irak Kara Kuvvetleri Komutanı dahil tüm askerlerin bırakarak kaçtığı askeri mühimata da el koymuştu. Batı basını 30 bin militanı olan ve dünyadaki enerji ihtiyacına önemli katkı sağlayan bir kenti tek kurşun atmadan ele geçiren bir örgütün liderini merak ediyordu.

İŞID 2014 Haziran ayında Musul'u ele geçirdiğinde, Ebu Bekir El Bağdadi dünya medyası tarafından yukarıdaki vesikalık fotoğrafla tanınıyordu.

İŞID 2014 Haziran ayında Musul'u ele geçirdiğinde, Ebu Bekir El Bağdadi dünya medyası tarafından yukarıdaki vesikalık fotoğrafla tanınıyordu.

PANTOLON YERİNE BURKA
Liderinin kimliği fazla bilinmese de, dünya IŞİD'in koyduğu kurallar ve katliamlarla tanışmaya başlamıştı. Musul'dan önce Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kenti IŞİD'in eline geçmişti. Ülkenin en hoşgörülü kentlerinden biri olan Rakka'yı başkent ilan eden IŞİD, bütün kadınlara "burka" giyme zorunluluğu getirirken, pantolonu yasakladı.

Kent halkı, zinayla suçlanan kadınları taşlayarak öldürmeye zorlandı. Hırsızların elleri kesilirken, IŞİD'e muhalif ilan edilenler ya kafaları bıçakla kesildi ya da çarmıha gerildi. Rehin alınan Batılı gazetecilerin kafaları kesildi ve görüntüleri sosyal medya üzerinden servis edildi.

TEK ADAM ÜÇ İSİM
Dünya, Musul'u kontrolü altına aldıktan sonra 29 Haziran 2014'te Cuma hutbesiyle "İslam Devleti" kurduğunu ve halifeliğini ilan ettiğini belirten kişiyle de tanışmış oldu. Kendini "Halife İbrahim" ilan eden şahıs “Ebu Bekir El Bağdadi” olarak anılıyordu. Gerçek ismi ise, "İbrahim Avvad İbrahim Ali El Bedri Samarayi" olan kişinin bilinen tek bir fotoğrafı vardı. O fotoğraf da, Albay Kenneth King'in komutanlığını yaptığı "Camp Bucca"da çekilmişti.

Dünyanın vesikalık tek bir fotoğrafla, ABD'li Albay Kenneth King'in ise, "Sizinle artık New York'ta buluşuruz" sözüyle tandığı İbrahim Avvad İbrahim Ali El Bedri Samarayi (İbrahim Ali El Bedri), Irak'ta Sünnilerin yoğun yaşadığı Samara kentinde 1971'de doğdu. Bağdadi kişiliğinin şekillendiği yılları ise, Irak'ın başkenti Bağdat'taki Tobçi semtinde geçirdi. Üniversite eğitimi için başkente taşınan İbrahim Ali El Bedri, İslam Üniversitesi'nde din eğitimi aldı.
Siyah bir bayrağ olan IŞİD'in militanları da siyah giymeyi tercih ediyor.

Siyah bir bayrağ olan IŞİD'in militanları da siyah giymeyi tercih ediyor.

TEK GÖZ BİR EVDE YAŞIYORDU
İslam Üniversitesi'nde doktorası bulunan ve bir dönem öğretim üyesi olarak da çalışan İbrahim Ali El Bedri'nin Bağdat'taki günlerini, o dönem yakın arkadaşı olan Ebu Ali İngiliz The Telegraph gazetesine anlattı. Üniversite öğrencisi İbrahim Ali El Bedri, Bağdat'ta Sünni ve Şiilerin birlikte yaşadığı Tobçi semtinde bir camiye bitişik inşa edilen tek odalı bir yerde yaşıyordu. Kirada oturan İbrahim Ali El Bedri'nin ev sahibi caminin imamıydı. 2004 yılına kadar 10 yıldan fazla Tobçi'de ikameti bulunan İbrahim Ali El Bedri, çevrede utangaç, göze batmayan bir din alimi olarak biliniyordu. İmamın olmadığı zamanlarda cemaate namaz kıldıran İbrahim Ali El Bedri'nin en fazla öne çıkan yönü ise, semt futbol takımında gösterdiği performanstı.

‘BİZİM TAKIMIN MESSİ’YDİ’
Ebu Ali semt takımındaki arkadaşını, "O bizim takımın Messi'ydi" sözleriyle tanımlıyor. Amatör küme maçları için başka kasabalara da gittiklerini belirten Ebu Ali, mahalleden arkadaşı olan İbrahim Ali El Bedri'nin takımlarının en iyi oyucusu olduğunu kabul ettiğini ancak "büyük bir vaiz ve din alimiydi" sözlerine kimsenin kendisini inandıramayacağını belirtiyor.



IŞİD militanları ele geçirdikleri kentlere askeri düzenle giriyor.
 
YAŞAM ÇİZGİSİNİ DEĞİŞTEREN KAVGA
Gelecekte Musul'da kendisini "Halife İbrahim" ilan edecek  olan İbrahim Ali El Bedri'nin Tobçi semtindeki macerası bir kavgayla noktalandı. Cami imamı, cemaat tarafından da sevilen İbrahim Ali El Bedri'yi, mensubu olduğu İslam Partisi'ne üye yapmak istedi. O dönemde Selefilerle tanıştığı iddia edilen İbrahim Ali El Bedri, Allah'ın yasalarına karşı olduğu için bu daveti kabul etmedi. Bu duruma öfkelenen cami imamı, İbrahim Ali El Bedri'yi evinden kovdu. 

Ebu Ali'ye göre mahallenin utangaç ve silik vaizi İbrahim Ali El Bedri'yi cihatçılarla tanıştıran da, bu olay oldu. Daha sonra Ebu Bekir El Bağdadi ismini alarak IŞİD'in başına geçecek İbrahim Ali El Bedri'nin kendisinden intikam alacağından korkan cami imamı yıllar sonra ailesiyle birlikte yurtdışına kaçtı ve bir daha geri dönmedi.

SAKIN VE SİLİK BİR KİŞİLİK 
Telegraph gazetesine IŞİD lideri Bağdadi ile ilgili bilgi veren bir diğer isim ise, üniversite yıllarından arkadaşı Ahmet El Dabaş oldu. ABD'nin 2003 yılında Irak'a girmesi sonrasında işgal güçlerine karşı "Irak İslam Ordusu" örgütünün liderliğini yapan Ahmet El Dabaş, İslam Üniversitesi'nden tanıdığı Bağdadi'yi şu sözlerle tarif ediyor:

"Bağdadi'yi Bağdat'ta İslam Üniversitesi yıllardından tanıyorum. Yakın arkadaş değildik ama aynı dersleri alıyorduk. Sakin ve silik bir kişilikti. Zamanının çoğunu tek başına geçiriyordu. Tüm isyancı liderleri kişisel olarak tanıyordum. Zarkavi bana bir kardeşten daha yakındı."
 


Bağdadi'nin 4 yıl geçirdiği "Camp Bucca." ABD buraya  26 bin kişiyi hapsetmişti. "Bucca" ismi ise 11 Eylül saldırısında görev sırasında hayatını kaybeden itfaiye eri Ronald Paul Bucca'nın soyadından alınmıştı.

4 YIL TUTSAK KALDI
Bağdadi'nin cihatçılarla nasıl iletişim kurduğu tam olarak bilinmiyor. Bu konudaki en inandırıcı senaryoyu ise, Iraklı terör uzmanı Hişham El Haşimi veriyor. Haşimi'ye göre, Bağdadi'nin yolunun cihatçılarla birleşmesini sağlayan taşları ABD döşedi. 2005-2009 yılları arasında tutsak olarak Um Kasr'daki ABD hapishanesi "Camp Bucca"da kalan Ebu Bekir El Bağdadi, 26 bin diğer tutsak gibi işkenceden geçirildi. Bağdadi, ABD işgaline karşı çıktığı için cezaevine konuldu. Ancak 4 yıllık tutsaklığı döneminde isyancı bir görüntü vermedi. Öyle ki, 2009'da cezaevi kapatılmaya karar verilince, serbest bırakıldı.

‘CIA VE MOSSAD’IN PRODÜKSİYONU’
İşte tam bu noktada Bağdadi'yle ilgili başka bir komplo teorisi ortaya çıkıyor.  ABD, Avrupa, İran, Kürtler ve hatta Esad'ı aynı safta buluşturan IŞİD'le ilgili bir makale İran'ın İngilizce yayın yapan televizyonu "Press TV"nin internet sitesinde yayınlandı. "Ebu Bekir El Bağdadi Kimdir?" başlıklı makalenin altında Batılı bir düşünür olan Dr. Kevin Barrett'in imzası bulunuyor. İslam va Arap dünyasıyla ilgili araştırmalarıyla tanınan Barrett'a göre, IŞİD ve lideri Ebu Bekir El Bağdadi, ABD istihbarat örgütü CIA ve İsrail istihbarat örgütü MOSSAD’ın ortak bir prodüksiyonu.



IŞİD, ABD'li gazeteci James Foley'nin kafasını kestiği görüntüleri yayınladı.

BEYİN YIKAMA PROGRAMI
Barrett'a göre, Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı CIA, "Camp Bucca"da 4 yıl boyunca IŞİD lideri Ebu Bekir El Bağdadi'ye özel ilgi gösterdi. Bağdadi 4 yıl boyunca CIA'in "beyin yıkama" programına tabii tutuldu. CIA'in 1950 yılından bu yana "MK Ultra" olarak adlandırdığı "beyin yıkama" programı üzerinde çalıştığını iddia eden Kevin Barrett, ABD'nin 1960'lı yıllardan itibaren zaman zaman bu programa başvurduğunu savundu. Barrette'e göre, CIA 1968'de "beyin yıkama" yöntemiyle senatör Robert F. Kennedy'i "Sirhan Sirhan" isimli saldırgana öldürttü. Dr. Kevin Barrett'in iddiasına göre, 900'den fazla kişiyi toplu olarak intihara götüren ve liderliğini rahip Jim Jones'un yaptığı "Halkın Tapınağı" tarikatı da, CIA'in "beyin yıkama" programının ürünüydü.

‘İSLAMİ’ VERSİYON
"Press TV"deki makalede Dr. Kevin Barrett, CIA'in "Halkın Tapınağı" benzeri bir "beyin yıkama" programını "IŞİD" ve "Ebu Bekir El Bağdadi" üzerinde denediğini ileri sürdü. Berrett'e göre, kendini "İslam halifesi" ilan eden Ebu Bekir El Bağdadi, 1978'de Jonestown'da 911 müridiyle birlikte intihar eden rahip Jim Jones'un "İslami" versiyonu.

ZERKAVİ’Yİ ÖRNEK ALDI
Bağdadi'nin kim olduğu ve cihatçılarla nasıl bağlantı kurduğuyla ilgili bir makale de, "Bruce Riedel" imzasıyla "al-monitor.com" sitesinde yayınlandı. Riedel'in iddiasına göre, Irak El Kaidesini kurarak IŞİD'in temellerini atan Ürdünlü radikal İslamcı Ebu Musab El Zerkavi ile Ebu Bekir El Bağdadi yakın dostluk kurdular. Zerkavi ve Bağdadi, Afganistan'a giderek El Kaide saflarında savaştı. İkili burada Afganistan Talibanı ile iyi ilişkiler kurdu. Ancak ABD'nin 11 Eylül saldırıları sonrası Afganistan'ı işgal etmesiyle birlikte Zerkavi ve Bağdadi kaçarak Irak'a gitti.



Irak ve Suriye topraklarında devlet kurduğunu ilan eden IŞİD para bile bastı.

İKİ SALDIRI SONRASI LİDER
Komplo teorileri ne derse desin, Ebu Bekir El Bağdadi'nin IŞİD içerisinde hızla yükselmesine yine ABD'nin iki saldırısı neden oldu. Irak'ta ABD işgali döneminde yaptığı katliamlarla El Kaide lideri Usame Bin Ladin'in bile tepkisini çeken Ürdünlü Ebu Musab El Zerkavi, 2006 yılında ABD'nin bir hava saldırısında öldürüldü. Irak El Kaidesinin liderliğine Zerkavi'nin yerine Ebu Ömer El Bağdadi getirildi. Zerkavi'in öldürülmesi sonrası önemli güç kaybına uğrayan Irak El Kaidesini 2010 yılına kadar Ebu Ömer El Bağdadi yönetti. O da Zerkavi gibi ABD hava saldırısında öldürüldü. Saldırı sonrası yeni lideri seçmek için Irak'ın kuzeyindeki Ninova bölgesinde toplanan Irak El Kaide Şurası, Ebu Bekir El Bağdadi'yi yeni önderleri olarak ilan etti. Seçim öncesi fazla şans tanınmayan Bağdadi, 11 üyeden 9'unun oyunu almıştı.

BİN LADİN’İN VELİAHTI
Irak El Kaidesi lideri olan Ebu Bekir El Bağdadi, El Kaide'nin ABD operasyonunda öldürülen lideri Usame Bin Ladin ve onun yerine seçilen Eymar El Zevahiri'den farklı bir taktik izledi. Bağdadi, El Kaide liderleri Bin Ladin ve Zevahiri gibi görüntülü mesaj yayınlamıyor ve fotoğraf çektirmiyordu. Toplantıların çoğuna da, yüzü kapalı bir şekilde iştirak ediyordu. Bu tavrı Bağdadi"ye "Görünmez Şeyh" lakabını kazandırırken, düşmanlarından bile övgü alıyordu. Amerikan Washington Post gazetesi köşe yazarlarından David Ignatius, "El Kaide lideri Usame bin Ladin'in gerçek veliahtı IŞİD lideri Ebu Bekir El Bağdadi'dir" cümlesini yazacaktı.

IŞİD’İ SURİYE’DEKİ İÇ SAVAŞ BÜYÜTTÜ
IŞİD'in El Kaide'den daha büyük bir tehlike haline gelmesinde ise, Suriye'deki iç savaş büyük bir rol oynadı. Zerkavi'nin öldürülmesi sonrası Irak'ta marjinalleşen örgüt 2011 yılında Suriye'de çatışmaların başlamasıyla gözünü bu ülkeye çevirdi. 2011 yazında 8 silahlı militan özel bir misyon çerçevesinde Irak'tan Suriye'ye geçti. Grubun liderliğini Ebu Muhammed El Culani yapıyordu. Bağdadi, Culani'ye Suriye El Kaidesini kurma görevini vermişti.



IŞİD'in Yezidilere saldırısı sonrası, ABD koalisyon ortaklarıyla birlikte hava operasyonlarına başladı.

NUSRA CEPHESİNİ KURDURTTU
Suriye'de El Kaide'ye bağlı El Nusra Cephesi'ni kuran radikal İslamcı Ebu Muhammed El Culani, örgütün Irak'taki metodlarının hiçbirini Suriye'de hayata geçirmedi. Şiddetten uzak duran militanlar, kendilerini insani yardım faaliyetlerine adadı. Özgür Suriye Ordusu gibi muhalif gruplar, Esad rejimine karşı savaşırken, El Nusra militanları çatışmalardan uzak duruyor ve ülkedeki zengin kaynakları ele geçirmek için faaliyet yürütüyorlardı.

EL KAİDE İLE ANLAŞMAZLIK
Ancak Ebu Bekir El Bağdadi, 2013 Nisan ayında Suriye'deki El Nusra Cephesi'nin kontrolünü ele geçirmek için El Kaide lideri Eyman El Zevahiri'yi çileden çıkaran bir açıklama yaptı. Kendini Irak ve Suriye'deki El Kaide'nin lideri ilan eden Ebu Bekir El Bağdadi, Irak Şam İslam Devleti IŞİD'i kurduğunu ilan etti. Bağdadi'nin liderliğini reddeden El Nusra Cephesi lideri El Culani, Zevahiri'nin de desteğini aldı. Bu noktadan sonra IŞİD ile El Kaide'nin yolları ayrılırken, El Nusra Cephesi ikiye bölündü.

DEVLET VAADİ
Bazı militanlar El Culani'ye bağlılığını bildirirken, Suudi Arabistan, Libya, Ürdün, Tunus, Türkiye ve Batı ülkelerinden gelen yabancı savaşçılar tercihlerini Bağdadi'nin IŞİD'inden yana kullandı. Çünkü Bağdadi onlara sadece bir örgüt değil bir devlet vaddediyordu. 2013 Mayıs ayında Suriye'nin petrol kenti Rakka'yı El Nusra Cephesi'nden silah gücüyle alan IŞİD burayı başkenti ilan etti. Propaganda alanı olarak sosyal medyayı kullanan IŞİD'e dünyanın birçok ülkesinden cihatçılar katılıyordu. IŞİD, radikal İslamcılara aileleriyle birlikte Rakka'ya gelmeleri çağrısında bulunuyordu.

YABANCI SAVAŞÇI FAKTÖRÜ
Suriye'de Esad rejimiyle savaştan uzak duran IŞİD'e sadece Avrupa ülkelerinden 3 bin yabancı savaşçı katıldı. Kısa sürede Suriye'de 8 bin silahlı savaşçıya ulaşan IŞİD, Irak'taki 15 bin militanıyla orta ölçekli bir orduya dönüştü. Suriye'de karaborsada sattığı petrolden günde 1 milyon dolar gelir elde eden IŞİD, Körfez ülkelerinden gelen maddi yardımlarla silahlı gücünü arttırdı.



"Arap Baharı" sonrası iktidar değişikliği yaşayan Kuzey Afrika ülkelerinde gençler arasında IŞİD'e olan ilgi her geçen gün artıyor.

KADINLAR İÇİN KÖLE PAZARI
Bu yıl Şubat ayında Irak'ta Sünnilerin yoğun olarak yaşadığı Felluce kentini ele geçiren IŞİD, Haziran ayında tek kurşun atmadan Musul'u ele geçirdi. Musul'dan sonra Kerkük ve çevresindeki kasaba ve köylere saldıran IŞİD, Yezidileri katletti. Yezidi erkekleri katleden ve kadınlarını pazarda köle olarak satan IŞİD'e karşı başta ABD olmak üzere Batı ülkeleri cephe almak zorunda kaldı.

Irak'ta hala Musul kentini elinde bulunduran IŞİD çok hızlı şekilde taktik değiştirerek Suriye'nin Kobani kentinde Kürtlere saldırdı. IŞİD'in saldırısı sonrası yaklaşık 200 bin Kürt mülteci Türkiye'ye sığınmak zorunda kaldı. IŞİD lideri Ebu Bekir El Bağdadi'nin Suriye'de muhalif güçleri tek bir çatı altında birleştirerek Esad rejimine karşı tek güç haline gelmeyi hedeflediği iddia ediliyor.

Bağdadi'nin bu planı çerçevesinde El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi ortak hareket etmek için IŞİD'le gizli görüşmeler yaptı. Bağdadi, Suriye'de Esad rejimini devirdikten sonra bir sonraki adımı atmayı hedefliyor. IŞİD'in Irak ve Suriye'deki eylemlerinden etkilenen Arap ülkelerindeki diğer radikal İslamcılar hızla El Kaide'den uzaklaşarak Bağdadi'ye bağlılığını bildiriyor.

AFRİKA’YA YAYILIYOR
“Arap Baharı”nın etkisiyle rejim değişikliği yaşayan Mısır, Tunus ve Libya gibi ülkelerde, silahlı eylemler gerçekleştiren radikal İslamcı gruplar, IŞİD lideri Bağdadi’ye bağlılıklarını duyurdular. Söz konusu ülkeler ve Müslüman nüfusun yoğun yaşadığı Sudan, Nijerya, Eritre gibi Afrika ülkelerinde El Kaide zayıflarken, IŞİD güç kazanmaya başladı. Son olarak Libya'nın liman kenti Derne'yi ele geçiren radikal İslamcı militanlar, IŞİD adına hareket ettiklerini ve ABD’nin başına 10 milyon dolar ödül koyduğu Bağdadi’nin gerçek liderleri olduğunu ilan ettiler.
Editör: İsveç Gündemi