Dünyanın neredeyse tamamına yayılan yeni tip koronavirüs pandemisinin sürdüğü bir dönemde ABD’den İsrail’e kritik bir ziyaret gerçekleşiyor. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, İsrail'in Filistin kontrolündeki bölgeleri ilhakını görüşmek için İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve muhalefet lideri Benny Gantz ile bir araya geliyor. Görüşmenin odağı ise, ABD Başkanı Donald Trump'ın 'Barış için Vizyon' planı var.

Peki, ABD koronavirüsün getirdiği küresel olağanüstü halden yararlanarak Filistin’i ilhak için adım atar mı? Sputnik’in bu sorusunu, İsrail'e Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar Hareketi (BDS) gönüllüsü ve İstanbul Gedik Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Selim Sezer yanıtladı.

‘Görüşecek isimlerin, Filistin’in ilhakı konusunda ciddi bir görüş ayrılığı yok’

Görüşmelerde Filistin’in ilhak senaryolarının masaya yatırılmasının olası olduğunu söyleyen Dr. Sezer “Resmi açıklamalarda Mike Pompeo’nun İsrail ziyaretinin gündem başlıkları, koronavirüs salgınıyla mücadelede işbirliği ve İran nüfuzuyla ilgili bölgesel meselelerin tartışılması olarak açıklanmıştı. Ancak Pompeo daha sonra Israel Hayom gazetesine verdiği bir röportajda, Yüzyılın Anlaşması projesiyle ilgili olarak Netanyahu ve Gantz’la yüzyüze görüşmek istediğini söyledi. Bilindiği gibi, hükümet üretemeyen seçimlerin arkasından Netanyahu ve Gantz, bir yıldan daha uzun bir sürenin sonunda, bakanlıkların iki parti arasında paylaşılacağı ve başbakanın on sekiz ay sonra değişeceği bir koalisyon hükümeti kurma konusunda mutabakata vardı. İki lider, farklı siyasi hareketlerin başında bulunmakla birlikte, özellikle Filistin sorunuyla ilgili olarak önemli ölçüde ortaklaşıyor. Her ikisi de Batı Şeria’da bulunan İsrail yerleşim birimlerinin ve bölgedeki geniş toprak parçalarının ilhak edilmesini savunuyor. Geçtiğimiz yılın sonlarında Trump tarafından açıklanan ‘Yüzyılın Anlaşması’ da söz konusu yerleşim birimlerinin İsrail tarafından ilhakına yeşil ışık yakmıştı. Bu bağlamda, ‘yüz yüze görüşeceği’ söylenen isimlerin hepsi, küçük nüanslar dışında ilhak politikasında ortaklaşan figürler olduğundan, görüşmede gerçekten bu konunun gündeme getirilmesi halinde ciddi bir görüş ayrılığı olmayacağını, tersine, sürecin ne şekilde işletileceğinin daha detaylı olarak ele alınacağını, yahut farklı ilhak senaryo ve seçeneklerinin masaya yatırılacağını varsayabiliriz” diye konuştu.

‘Küresel aktörlerin itirazlarına rağmen İsrail’in yasadışı faaliyetlerine ABD’nin desteği tam’

Dr. Sezer, küresel aktörlerin itirazlarına rağmen İsrail’in yerleşim birimlerini kalıcı hale getirme çabalarının sürdüğünü “Her ne kadar Avrupa Birliği, Rusya ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi küresel aktörler Filistinlilerin dahil edilmediği bir süreçte tek taraflı karar alınmasına ve özellikle de uluslararası hukukun ihlal edilmesiyle İsrail yerleşim birimlerinin kalıcı hale getirilmesine karşı olduklarını defaatle ifade etmiş olsalar da, Tel Aviv’deki siyasi liderler bu konuda oldukça ısrarcı ve ABD’den tam destek almaya devam ediyorlar” sözleriyle anlattı.

Dr. Sezer “Bu açıdan, daha önce uluslararası toplumun tepkilerine rağmen Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımış ve 1967 yılından beri İsrail işgali altındaki Suriye toprağı olan Golan Tepeleri’ndeki İsrail egemenliğini kabul etmiş olan Trump yönetiminin Batı Şeria’nın bir kısmının ilhakı ve/veya Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki yasadışı İsrail yerleşim birimlerinin resmen İsrail toprağı haline getirilmesi gibi adımları da tanıması oldukça muhtemel gibi görünüyor. Mevcut takvime göre İsrail parlamentosu Knesset’in 1 Temmuz 2020 tarihinde bu konuyu resmen gündemine alması ve oylaması bekleniyor” diye devam etti.

‘ABD’deki anketlerde Biden’in gerisinde kalan Trump, İsrail lobisinin desteğini almanın peşinde’

Pandemiyle boğuşan ABD’de Trump’ın seçimler öncesi İsrail lobisinin desteğini almaya dönük adımlar attığına işaret eden Dr. Sezer “Netanyahu-Gantz koalisyon hükümeti, koronavirüsle mücadele kapsamında bir olağanüstü dönem hükümeti olarak kurulmuştu, ancak hükümetin önündeki ilk ciddi konunun bu olması, hükümetin asıl varlık nedeninin oldukça farklı olduğuna işaret ediyor. İsrail ayrıca salgınla mücadele gerekçesiyle işgal altında tuttuğu bölgelerdeki askeri ağırlığını ve kontrolünü arttırıyor. Öte yandan karşı karşıya olduğumuz siyasi süreçle salgın arasında bir bağlantı daha kurmak mümkün. Nitekim bazı yorumcular, koronavirüs salgını sonucunda sağlık sisteminin tümüyle çöktüğü ve yüz bine yaklaşan can kaybının yaşandığı ABD’de oldukça zor duruma düşen ve anketlerde Biden’ın gerisinde kalmaya başlamış olan Donald Trump’ın Kasım’daki seçimler öncesinde İsrail’in ve lobisinin desteğini almak için olası bir ilhakı tanıma hamlesine başvuracağını, Pompeo’nun İsrail ziyaretinin de bu kapsamda görülebileceğini söylüyor. ABD’nin eski İsrail büyükelçilerinden Daniel Shapiro da Haaretz gazetesi için kaleme aldığı bir yazıda buna işaret etti. Tüm bunlar dikkate alındığında, dünyanın dikkatinin salgında olduğu bir anda, İsrail’in ABD’nin tam desteğiyle uluslararası hukukun ağır ihlali anlamına gelecek bir kararı tek taraflı olarak alma ihtimali yüksek gibi görünüyor” diye ekledi.

Editör: İsveç Gündemi