ABD ve Rusya'nın birbirine girmesinin ardından Dağlık Karabağ savaşı kaldığı yerden devam ediyor, cephe hattına düşen roketlerle yeryüzü titriyor.

Gece yarısı Ağdere, Hocavend, Fuzuli, Hadrut ve Gubadlı çevresindeki şiddetli çatışmalar sabahın ilk ışıklarına kadar sürdü, Ermenistan ordusu bir kez daha şehirlere saldırıya geçti.

Yerel kaynaklar Goranboy, Neftalan, Terter ve Berde şehirlerine Ermenistan güçlerinin bugün içinde arka arkaya füzeler ateşlediğini bildiriyor.

Reuters haber ajansı foto muhabiri Ümit Bektaş, Terter semalarında uçan askeri helikopterlerin fotoğraflarını dünyaya servis etti.

Terter'e bağlı Kebirli Köyü'ndeki bir eve isabet eden füze, 16 yaşındaki Orhan İsmayılzade'nin hayatını kaybetmesine yol açtı.

17 Ekim'de Gence'deki füze saldırısında enkaz altından sağ kurtarılan 13 yaşındaki Rus vatandaşı Artur Mayakov ise, bugün tedavi gördüğü hastanede can verdi.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev, 'yakışıklı ve yaşam sevgisiyle dolu' çocuk kurbanın Ortodoks kurallarına uygun defnedileceğini açıkladı.

Bu sabah Ermenistan'a bir kamikaze drone'nun düşürüldüğünü duyuran Azerbaycan Savunma Bakanlığı, öğle saatlerinde Laçın ve Gubadlı çevresinde şiddetli çatışmaların yaşandığını bildirdi.

Ermenistan güçleri top ve roket atışlarıyla Laçın koridorunu savunmaya çalışıyor. Söz konusu koridor, savaşın kaderini belirleyecek.

Ermenistan Savunma Bakanı David Tonoyan, dün Laçın'ı ziyaret edip objektiflere poz verdi. Bu ziyaret Erivan yönetiminin Laçın'ı kaybetmemek için her şeyi yapacağı şeklinde yorumlanıyor.

Bugüne kadar 130'dan fazla şehir, kasaba ve köyü işgalden kurtaran, İran sınırında kontrolü sağlayan Azerbaycan ordusunun ilerleyişiyle, bölgedeki harita da değişti. Gittikçe köşeye sıkışan Ermenistan, işgal altında tuttuğu Dağlık Karabağ'dan 90 bin insanın ayrıldığını açıkladı.

Amerikan Associated Press (AP) ajansı, işgal altındaki Dağlık Karabağ'ın başkenti Hankendi'den 'ABD'nin çabalarına rağmen savaş devam ediyor' başlıklı bir haber geçti.

Rusya'nın 27 Eylül'den bu yana ilan ettiği iki ateşkesin de başarısız olduğunu belirten AP, bugün cephe hattında bir kez daha bombaların patladığını bildiriyor.

Öğle saatlerinde ise Azerbaycan ordusu Gubadlı yakınlarında bir Ermenistan savaş uçağının vurularak düşürüldüğünü duyurdu.

Azerbaycan ve Ermenistan'da tüm gözler dün Washington'da gerçekleşen buluşmaya çevrilmişti. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Zohrab Mnatsakanyan ile ayrı ayrı görüştü.

Yazılı bir açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Morgan Ortagus, Washington'ın taraflardan silahların susmasını istediğini aktardı. Pompeo, sorunun 'güç kullanımı ya da tehdidi olmadan, toprak bütünlüğü ve halkların eşit hakları ve kendi kaderini tayini' temelinde çözümünden yana olduğunu ifade etti.

Seçimde ABD'deki Ermenilerin oyunu hedefleyen ABD Başkanı Donald Trump ise, her zamanki tarzını yansıtan ve sürpriz olmayan bir açıklamaya imza attı.

Trump, "Ermenistan'la çalışıyoruz, onlarla çok iyi ilişkilerimiz var. Çok iyi insanlar. İnanılmaz insanlar. Bana kalırsa görüşmelerde iyi ilerleme sağlanıyor. Neler olacağını göreceğiz. ABD'de yaşayan Ermenistan kökenli çok sayıda kişi var. Harika insanlar. Onlara yardım edeceğiz" dedi.

ABD Başkanı, Azerbaycan ve Ermenistan liderleriyle görüşüp görüşmediği sorusuna, "Konuşmak istemiyorum" yanıtını verdi. Washington'da yaşayan Ermeniler ise, ellerinde pankart ve bayraklarla gösteri yaptı.

Trump'ın sözleri anında Rusya'da karşılık buldu, Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov ABD liderinin hangi ilerlemeden bahsettiğini bilmediklerini söyledi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Washington'daki randevu için önceki gün "Umarım, Amerikalı ortaklarımız da uzlaşı sağlama noktasında bizimle uyum içinde hareket ederler" ifadesini kullanmıştı.

İşgal altındaki Dağlık Karabağ'ın hiç kimse tarafından tanınmayan lideri Arayit Harutyunyan, Facebook hesabında cephede çekilmiş fotoğrafları yayınlamasının üzerinden bir gün geçmeden bu kez Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yalvardı. Putin'e açık mektup yazan Harutyunyan, askeri operasyonları durdurmak ve siyasi süreci yeniden başlatmak için mümkün olan her şeyi yapmasını istedi.

10 Ekim'deki ilk ateşkesi bizzat açıklayan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Dağlık Karabağ'daki ateşkesi gözlemlemek için Rus askeri birliklerinin yerleştirilebileceğini belirtmişti.

Azerbaycan lideri İlham Aliyev ise, Moskova'nın teklifine ilk kez yanıt verdi. Aliyev, Dağlık Karabağ'a barış gücü konuşlandırılmasına karşı olmadıklarını ancak kendi şartlarını sunacaklarını söyledi. Azerbaycan lideri ayrıca, işgal altındaki bölgede yaşayan Ermenilerin kültürel özerklik sahibi olabileceğini de belirtti.

Dağlık Karabağ'daki çatışmalar 27 Eylül Pazar günü sabah saatlerinde Ermenistan'ın ateşkes ihlaliyle başladı. Dağlık Karabağ, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası toplum tarafından Azerbaycan'ın bir parçası olarak tanınıyor. Ancak Azerbaycan'ın topraklarının yaklaşık yüzde 20'sine denk gelen Dağlık Karabağ ve civarındaki bazı bölgeler, 1990'ların başından bu yana Ermenistan işgali altında bulunuyor. Bölgede 1991 yılında 'Dağlık Karabağ Cumhuriyeti' ilan edildi. Ancak burayı uluslararası alanda Ermenistan dahil hiçbir ülke tanımış değil.

Güney Kafkasya’da 4 bin 400 kilometrekarelik bir alanı kapsayan Dağlık Karabağ (Yukarı Karabağ), Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki en büyük sorun olarak yıllardır çözüm bekliyor. Peki, ikisi de eski Sovyetler Birliği ülkesi olan Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorununun tarihçesi ne? 'Dağlık Karabağ' bölgesinin kelime kökeni birkaç farklı dilin karışımından oluşuyor. İsminin içinde bulunan birkaç dil bile, bölgenin tarih boyunca farklı kültürler arasındaki geçişkenliğe nasıl maruz kaldığını başlıbaşına gösterir nitelikte.

İngilizcesi Nagorny (ya da Nagorno) Karabakh. 'Nagorny' kelimesi Rusçada 'dağlık' (нагорный), anlamına geliyor. Azerbaycancada da, tıpkı Türkçe'deki gibi 'dağlık' anlamına gelen 'dağlıq' ya da 'yukarı' anlamına gelen 'yuxarı' kelimeleri ile anılıyor. Karabağ ise, Türkçe ve Farsçada ortak bir kelime olup, 'siyah bahçe' demek.

Azerbaycan ve Ermenistan’ın 1922’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne katılmasıyla Dağlık Karabağ, kabullenilmiş görünen, ancak Ermeniler tarafından benimsenmeyen bir yapıya evrildi. 1923’te Azerbaycan Cumhuriyeti’ne bağlı otonom bölge statüsü verilen Dağlık Karabağ'da, bölgede yaşayan etnik Ermenilerin, Azerbaycan yönetiminden duydukları rahatsızlığı zaman zaman gündeme getirmelerine rağmen, Sovyet sisteminin durma noktasına geldiği 1980’lerin sonuna kadar statüko korundu.

Sovyetler Birliği’nin son lideri Mihail Gorbaçov’un tıkanan sistemin önünü açmak için 1985’te başlattığı açıklık (glasnost) ve yeniden yapılanma (perestroika) süreciyle beraber, Kafkasya’nın bütün sorunlu alanları gibi Dağlık Karabağ da gün ışığına çıktı. Sovyet yönetiminin her geçen gün zayıflayan otoritesini değerlendiren Dağlık Karabağ Otonom Yönetimi, 1988’de Ermenistan Cumhuriyeti’ne bağlanmayı talep etti. Bu talep karşılık bulmazken Azerbaycan ile Ermenistan’ın 1991’de bağımsızlıklarını ilan etmelerinin akabinde Dağlık Karabağ Ermenilerinin ayrılma girişimleri de yoğunlaştı.

Bu dönemde Karabağ'daki Azeri nüfusu zorunlu göçler nedeniyle yüzde 20'ye kadar düşmüştü. 10 Aralık 1991’de yapılan ve bölgede kalan Azerilerin boykot ettiği referandumda Ermeniler, Azerbaycan’dan ayrılmak için oy kullandı. Referandumun ardından Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığı ilan edildi, ancak bu girişim uluslararası toplumda karşılık bulmadı. Ermenistan ordusunun desteklediği Dağlık Karabağ Ermenileri ile bölgede yaşayan Azeriler arasındaki gerilim, bağımsızlık ilanıyla gittikçe yükseldi. Çıkan çatışmalar, 1992’de Ermenistan ordusu ve Dağlık Karabağlı Ermeniler ile Azerbaycan ordusu arasında sıcak savaşa dönüştü.

Dağlık Karabağlı Ermeniler, savaş sonunda bölgenin tümünün kontrolünü ele geçirdikleri gibi komşu yedi bölgeyi (rayon) de işgal ettiler. Böylelikle Dağlık Karabağ ile Azerbaycan'ın doğrudan temas noktaları oldukça sınırlandı. Dağlık Karabağ sorunu akademik çevrelerde yıllardır 'donmuş çatışma' olarak nitelendiriliyordu. Aralıklarla devam eden çözüm müzakerelerine rağmen hem Dağlık Karabağ-Azerbaycan temas hattında hem de Azerbaycan-Ermenistan sınırında, karşılıklı ateşkes ihlalleri sık sık tekrarlanıyor. 2014'ün Ağustos ayında 20 yılın en kanlı çatışmaları yaşandı. Dağlık Karabağ sınırında iki gün süren çatışmalarda 13 Azerbaycan askeri yaşamını yitirdi. Ermenistan Savunma Bakanlığı da 20 askerinin öldüğünü açıkladı.

Yarım milyon mülteci Azerbaycan ve Ermenistan'a sığındı, yaklaşık bir milyon insan zorla yer değiştirmek zorunda kaldı. Dağlık Karabağ çatışmaları başlamadan önce varolan bazı kasaba ve köyler tamamen terk edildi ve harabeye döndü. Azerbaycan topraklarının yüzde 14’ünden fazlası halen işgal altında. Azeriler bölgenin tarihsel olarak kendi kontrolünde olduğunu ve dolayısıyla kendilerine ait olduğunu söylüyor; Ermeniler ise bölgede hep Ermenilerin yaşadığını ve Azeri yönetiminin gayrimeşru olduğunu savunuyor.

İç mesele olarak görüldüğünden dış müdahale konusunda diğer devletler gönülsüz davrandı. İhtilaf, Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanması dolayısıyla 1992’den itibaren devletlerarası bir hale büründü. Azerbaycan’da savunma harcamaları 2003’ten bu yana her yıl yaklaşık yüzde 50 oranında arttı. 2012’de savunma harcamaları, Azerbaycan’ın toplam kamu harcamalarının beşte birini oluşturur hale geldi. Ermenistan da Rusya’nın yardımıyla cephaneliğini genişletti.

Tam sayılar net olarak bilinmemekle beraber, küçük yerleşimler ile Laçin ve Kelbecer’in nüfusunun toplamda yaklaşık 14 bin kişi olduğu sanılıyor. AGİT Minsk Grubu eş başkanlarına göre 2005 yılından bu yana nüfusta belirgin bir artış yok. Bölgeye yerleşen etnik Ermeniler altyapıya, ekonomik faaliyetlere ve kamu hizmetlerine kısıtlı bir erişime sahip. Birçoğunun kimlik belgeleri de eksik.

Sorunun en zayıf yeri 175 kilometre uzunluğundaki temas hattı. Mayın tarlalarıyla dolu bu hat, Birinci Dünya Savaşı siperlerini andırıyor. Temas hattına Ermeni tarafından 30 bin, Azerbaycan tarafından ise bu sayıdan biraz daha fazla asker konuşlandırılmış durumda. AGİT Minsk Grubu aracılığıyla yürütülen müzakereler zorlu geçiyor; zira liderler uzlaşıya yaklaşsa da ülkelerinde kamuoyunun isteklerini karşılayamama endişesiyle geri adım atıyor. Dağlık Karabağ Azerileri ve Ermenileri sürece etki edemiyor. Ermenistan ve Azerbaycan kamuoyunun süreç üzerinde, bölgenin yerlilerinden daha çok etkisi var.

Minsk Grubu eş başkanlarının sözcüsü ya da medya sekreteri yok. Bu nedenle de görüşmeler medyada az yer alıyor. Rusya, önceden Ermenistan’a yakın bir pozisyon almışken, artık Azerbaycan’a ve Ermenistan’a eşit uzaklıkta durmayı tercih ediyor. Bu strateji Ağustos 2008’de Gürcistan’la yaşanan savaşın ardından güçlendi. Stratejik öncelik Gürcistan’ın tecrit edilmesi haline dönüştü. Dağlık Karabağ Sorunu ABD için, Orta Doğu’daki çatışmalardan daha az öneme sahip. Kongre’deki Ermeni lobisi, Hazar Denizi Havzası enerji güvenliği, ‘terörle mücadele’ ve Afganistan’a uçuşlarda Azerbaycan hava sahasını kullanabilmesi ABD için öncelikli konular.

Editör: İsveç Gündemi