MÜSLÜMANLARIN kutsal kitabı Kuran-ı Kerim’in sayfalarını yırtıp tuvalete atmalar.

Hatta tutuşturup yakmalar.

Almanya’daki İslamofobik saldırıların son yıllarda artmasından yalnız Müslümanlar değil, sağduyulu Almanlar da tedirginlik duymakta.

Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier, ülkedeki bu olumsuz gelişmelerden tedirginlik duyduğunu gizlemiyor.

Başbakan Angela Merkel de öyle.

Almanya’da Yahudi düşmanlığına da İslam düşmanlığına da yer olmadığını vurguluyorlar.

Başka dinden ve inançtan olan insanlara da inanmayanlara da hoşgörülü davranılması çağrısında bulunuyorlar.

Bu tutumlarında sonuna kadar haklılar da.

Çünkü bu olumsuz gelişmeler, Almanya’da barış içinde birlikte yaşama zarar vermektedir.

Hatta tehlikeye sokmaktadır.

Alman Anayasası’nın 4’üncü maddesinde “Din ve vicdan özgürlüğü ile din ve dünyevi inanç özgürlüğüne dokunulamaz” denilmektedir.

Aynı maddede, “Dinin rahatsız edilmeden uygulanması güvence altındadır” denilmektedir. Hem de çok açık bir biçimde.

Federal Kriminal Dairesi’nin (BKA) resmî verilerine göre, Almanya’da 2017 yılında Müslümanlara, İslami dernek ve cemiyetlere, kurum ve kuruluşlara dönük bin 70 suç işlenmiş.

Bu rakam 2018’de 910’a düşmüş.

Bunlar sadece kayıtlara geçen rakamlar.

2019’a dönük veriler her ne kadar henüz açıklamasa da Müslümanlara yönelik suç sayısının tedirgin edici düzeyde olduğu apaçık ortadadır.

Daha da tedirgin edici olanı ise Almanların, Müslümanlara ve İslam dinine bakışlarıdır.

Erfurt Üniversitesi’nden Prof. Kai Hafez’ın yaptığı bilimsel bir araştırmaya göre, Almanların yüzde 50’si, yani her iki Alman’dan biri, İslam düşmanlığına yatkın.

Hatta bu oran, eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan yeni eyaletlerden Thüringen ve Saksonya’da yüzde 70’e ulaşıyor.

Yapılan bilimsel araştırmalara göre Almanların bu yaklaşımında, Alman medyasının da büyük etkisi var.

Alman bilim insanlarına göre, Müslümanlar tarafından işlenen suçlar hep ön plana çıkarılırken, İslam düşmanı saldırılara çoğu kez bölgelerüstü Alman medyası doğru dürüst yer vermiyor.
Hatta “Almanya İslamlaşıyor” korkusu körükleniyor.

Bundan bir süre önce Shell Gençlik Araştırma sonuçları açıklandı.

“Din benim için önemli” diyen 14-25 yaş grubu Müslüman gençlerin oranı yüzde 73’ü bulurken, bu oran Hıristiyan gençler arasında yüzde 43’te kalıyor.

“Düzenli olarak ibadet ediyorum” diyen Müslüman gençlerin oranı yüzde 64’e ulaşırken, bu oran Hıristiyan gençler arasında yüzde 19’da kalıyor.

İşte bu veriler ışığında Köln Kardinali Rainer Maria Woelki ile yapılan ve Almanya’nın önde gelen günlük gazetelerinden birinde yayımlanan ‘Almanya İslamlaşıyor mu bay Kardinal?’ başlıklı bir söyleşi okudum.

Kardinal Woelki, “Hıristiyanların sayısı azaldıkça, Hıristiyan yaşam biçiminden uzaklaşıldıkça, Almanya daha çok İslamlaşacaktır” diyordu.

Evet, 82 milyon nüfuslu Almanya’da 44 milyon 150 bine yakın Hıristiyan yaşamaktadır.

Bunların 23 milyon 2 bin 128 Katolik, 21 milyon 140 bini Protestandır.

Resmi verilere göre Almanya’da yaşayan Müslümanların sayısı 4.5 milyon civarındadır.

Bu veriler ışığında “Almanya İslamlaşıyor”, “Almanya İslamlaşacak” şeklindeki yaklaşımlar tamamen yersizdir.
Tamamen saçmadır, tamamen palavradır.

İşte bu yüzden bu ve benzeri yaklaşımların toplumsal barışı dinamitleyeceği hiçbir zaman gözardı edilmemelidir.

Editör: İsveç Gündemi