Göçün 50. yılında Avrupalı Türkler, bir yandan bulundukları ülkelere uyum adına önemli adımlar atarken, diğer yandan ciddi sorunlarla boğuşuyor. Yarım asırlık göç sürecinin ürettiği en derin ama çok da bilinmeyen yaralardan biri ailelerinden koparılan çocuklar. 

Avrupa’da Gençlik Dairelerinin çeşitli gerekçelerle el koyduğu ve ailelerine geri vermediği Türk çocuklarının sayısı artıyor. 

Avrupa genelindeki kayıp neslin ve dağılmış ailelerin nüfusu sürekli artıyor son yıllarda. Listeye her gün yeni hikâyeler ekleniyor. Norveç’te  geçtiğimiz hafta 5,3 ve 1 yaşlarındaki çocukları ellerinden alınan Kiriş ailesi, bir hafta içerisinde çocuklarına geri kavuştu.Kiriş ailesinin başlattığı hareket şimdiden kelebek etkisine dönüştü.  

Avrupalı Türk göçmenler için adeta kâbusa olan  ve ailelerden kopartılan çocuklar,  neredeyse tamamı kendi inanç, kültür ve geleneklerinden koparılıyor. 

Yasalarda açıkça belirtilmesine rağmen daire, bu çocukların kendi inanç ve kültürüne göre yetişmesine müsaade etmiyor. Çocukları elinden alınıp eşcinsel (lezbiyen) aile yanına verilen çocuklar bile mevcut! Tabii bu durum Müslüman koryucu aile azlığından da kaynaklanıyor. 

Son günlerde Norveç'te meydana gelen ve ailelerden koparılan çocukların artmasında kültür çatışmasının çok büyük rolü var. Zira, Norveç ve İsveç gibi ülkelerde adeta çocuğun dokunulmazlığı var. Bu ülkelerde çocuğunu disipline edeceğin zamanda mecburen, onların belirlediği kurallara uymak zorundasın.

Norveç'te göçmenlerin büyük çoğunluğu Afganistan'dan gelme aileler. Bu aileler biraz daha oteriter ve çocuk suç işlediği zaman dayak cezası verebiliyor. Çocuğa tokat atmak bile, çocuğun aileden alınma nedeni olduğu Norveç, Afganlı ailelere sık sık müdahale ediyor. Bu durum kreşte ve okullarda çalışan memurlarda bütün göçmen ailelere karşı önyargı oluşturuyor.

Ben İsveç'te küçük çocuğu olan ailelerde de çok gözlemledim, okulda ve kreşte öğretmenler Türkiye'den gelen ailelerin çocuklarına  ''evde şiddet var mı? Annen, baban sana kızıyor mu? Seni dövüyor mu? Diye sık sık sorular sorduklarını duydum. Bazı ailelerin çocukları biraz büyünce bu durumu ailelerine karşı koz olarak kullandığına da şahit olduk. 

Norveç ve İsveç'te ailelerden şiddet iddiasıyla başka ailelerde veya Sosyal Daire'de büyütülen çocukların durumu da hiç iç açıcı değil! İstatistiklere göre bu çocukların yüzde 50'sinden fazlası, büyüyünce başta uyuşturucu olmak üzere bir çok suça bulaşan bir birey olarak karşımıza çıkıyor. Muhtemelen diğer Avrupa ülkelerinde de durum aynıdır. 

Bu durumda Avrupa'da yaşayan ve ''Koruyucu Aile'' olmamak için direnen Türk ailelere de görevler düşüyor. İsveç’te Norveç'te ailelerin elinden alınan Müslüman çocuklar; hırsızlık,  alkollü içkiler veya uyuşturucu maddeler kullanma gibi her türlü sosyal tehlikelere ve kötü alışkanlıklara karşı savunmasız bırakılmasını ve başıboşluğa sürüklenmesini hiç kimse istemez.

 Bu konuda imkânı olanlar yaşadıkları belediyenin sosyal danışmanlık dairesine başvurarak en azından kendini neyin beklediğini bilmeyen kendi toprağının çocuklarını kurtarabilir.