İsveç'te yapılan saldırı, dünya'daki tüm müslümanlara, İslam inancına, dünya demokrasilerine, kişilerin hak ve özgürlüklerine ve aynı zamanda İsveç'e direk bir saldırıdır.

Bu vesile ile yapılan bu ırkçı faşizan saldırıyı kınıyor, olayda yaralanan Müslüman kardeşlerimize kudret ve kelam sahibinden acil şifalar ve yakınlarına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.


Son yıllarda zirve yapan ve giderek artan ırkçı baskı, artık saldırganlık kazanmış bulunuyor.
2014 yılı içinde Müslümanların maruz kaldıkları yüzlerce ırkçı saldırının üstünü örten batılı emperyalistler kurdukları oyunu aynı yöntemlerle oynamaya devam ediyor.

Faşistik yapılaşmaların faranşit olmuş şekilde kitleler üzerinde algı operasyonları yapmalarına göz yuman çoğunlukların azınlıklar tarafından uğradıkları haksızlıklar görmezden geliniyor.

Henüz çok yeni olan İsveç'teki Cami saldırısına bakıldığında İslam Düşmanlığı ve Müslümanlara karşı yaşam hakkı vermeyecek boyutlarda. Olayda can kaybının yaşanmaması bir teselli mi? Bir bakıma evet ama eylemin düşünülmüş ve uygulanmaya koyulmuş şekline bakıldığında nefretin boyutunu düşünmek bile insanın tüylerini diken diken ediyor. Myanmar'da müslümanların canlı canlı yakılmasıyla, demokrasinin beşiği olarak gözümüze sokulan İsveç'teki saldırı arasında ALLAH aşkına ne fark var?

Hem demokratik yaşam modelinin, inanç özgürlüğünün en gelişmiş olduğu ülke olduğunuzu savunacaksınız, hem Avrupa'nın insan ve yaşamsal haklar konusunda herkese eşit şartlarda yaşam diyeceksiniz. Sonra da kalkıp inançlarının gereği olan dini vecibeleri yerine getirmek isteyen insanları diri diri yakmak isteyecek girişimleri önleyemeyeceksiniz... Sormazlar mı adama bu ne turşu, bu pehriz diye?

İsveç'te 2014 yılı içinde şu ana kadar resmi mercilere intikal etmiş 12 cami saldırısı bulunuyor... Bu ayda bir camilere saldırı anlamına geliyor.
İyi niyetli İsveçlilerin çoğunlukta olduğunu biliyorum ama gerçek şu ki ogranize olmuş azınlıkların, organize olamamış çoğunluklar üzerinde etkisi her zaman fazla olmuştur.

Kaçınız okudu bilmiyorum ama saldırıdan hemen bir gün önce İsveç Parlamento Sözcüsü olan ve İsveç Demokratları üyesi Björn Söder'in "Björn Söder “Antisemitizmin çaresi asimilasyon“ dedi! Bakın sonra neler oldu!" başlıklı bir haber yayınlamıştım. Dilerseniz haberi buradan okuyabilirsiniz.

Adam İsveç'teki yahudiler ile ilgili bir söylemde bulunuyor aynı gün 18 bin kişilik İsveç Yahudi Cemaati tarafından büyük bir tepki ile karşılaşıyor. Bunun yanı sıra İsveç Resmi Yahudi Cemaatleri Konseyi’nden Lena Posner Körösi, Söder'e cevap verirken bile Müslümanları hedef gösteriyor.

Sormak istiyorum Müslümanların sesi çıktı mı?
Şahsen ben duymadım duyanınız varsa lütfen bana da söylesin.
Burada amacım bizi yermek değil ama özeleştiriye açık olmazsak bu tarz saldırılara daha tehlikeli şekilde maruz kalmaya devam ederiz.

Dün Eskilstuna'da gerçekleşen saldırıyı kınamak için bir yürüyüş gerçekleşti. Oraya girip yapılan saldırıya karşı duruş sergileyen herkesi yürekten selamlıyorum.
Ama yaklaşık 400 bin müslümanın yaşadığı bir İsveç'te kaç bin kişi katıldı?
Elimize ulaşan fotoğraflara baktığımızda İsveç'te yaşayan müslümanların sayı ve katılım karşılaştırıldığında yüzde 1 oranında bile bir katılım gerçekleşmediğini üzüntüyle belirtmek istiyorum.

Bugün İsveç'te yapılan saldırı, dünya'daki tüm müslümanlara, İslam inancına, dünya demokrasilerine, kişilerin hak ve özgürlüklerine ve aynı zamanda İsveç'e direk bir saldırıdır. Bu nedenle İsveç istihbarat ve emniyet birimlerinin biran önce failleri yakalamaları ve evrensel hukuk çerçevesinde cezalandırmaları gerekiyor.

Bunun yanı sıra İsveç Devleti başta hükümeti olmak üzere, tüm kurumlarıyla yapılan saldırı da müslümanların yüreğinde açılan yarayı gidermelerin ve devamında meydana gelen maddi kaybı derhal gidermeli, bundan sonra böyle bir saldırıya maruz kalınmaması için gerekli tedbirleri almalıdır.

Bizimde toplum olarak inanç ve değerlerimize sahip çıkma noktasında üzerimize düşen sorumluluklarımızı yerine getirmemiz gerekiyor.

Selam ve Dua ile...